İmam Seccad (a.s.) ve Şiiler
Şiilik, Kerbela vakıasından sonra kerhmî ve keyfî (nitelik ve nicelik) açısından, siyasî ve itikadı boyutta çok kötü bir duruma düştü Şiilik inancı taşıyan en önemli merkez olan Küfe. şiayı ezmek için en tehlikeli bir merkeze dönüştü. Medine ve Mekke'den imam Hüseyn (a.s.)'le gelen meşhur ve gerçek şüler ve Kûfe'den imamın ordusuna eklenmeye muvaffak olan şiiler Kerbela da şehid edildiler ama onların çoğu henüz Kûfe'de idiler. Fakat İbn-i Ziyad'ın Kûfe'de yarattığı baskı tesirinde varlıklarını mevcudiyetlerini duyurmaya cüret edemiyorlardı.
Kerbela vakıası ruhî açıdan şia için büyük bir yenilgi sayılıyordu ve o günün toplumunda, artık şianın işi bitmiştir ve asla güçlü, müessir bir grup olarak siyaset sahnesinde kendini gösteremez diye dile getirilmiş ve konu edilmişti.
İmam Hüseyn (a.s.) de başlarında olmak üzere ehl-i beytten bir grubu Kerbela'da şehid edilmişler ve İmam Hüseyn (a.s.)'in evlatlarından sadece bir erkek çocuğu canlı kalmıştı ve o da, o durumda önemli bir içtimaî mevki taşımıyordu, ö-zellikle ki İmam Hüseyn (a.s.)'in büyük oğlu yani Ali Ekber (a.s.) de babasıyla birlikte şehid edilmişti.
Ali b. Hüseyn (a.s.)'in esaretten kurtulduktan sonra Medine'de yaşaması ve Irak'tan uzak olması da mevcudiyetini duyurma fırsatını imamdan almıştı. Üstad Cafer Murtaza'nın dediği gibi:
"Beni Ümeyye kendi fikirleri ve siyasi görüşleri açılarına göre. Muhammed (s.a.v.)'in asıl, gerçek İslamını taşıyan Rasulullah (s.a.a.)'m Ehl-i beytinin siyasî ve içtimaî yaşamlarını noktalamış bulunuyorlardı. Onlar kendilerine özgü siyasi tüzükleri ve şeytanî planlarıyla olayları karşılıyor, halkın ruhî ve itikadı zaafı neticesinde çoğunlukla da de kendi planlarında basan sağlıyorlardı, ama onca kurnazlıklarına, şeytanlıklarına rağmen çok zarif ve hassas bir noktadan gafil idi|er; o da imam Seccad (a.s.)'ın varlığıydı, imam gerçi yaş bakımından yeni yetişen bir genç ve siyasî faaliyete başlaması henüz erken görünüyordu, siyasî şöhret ve etkinlik bakımından da üzerinde titizlik gösterilecek, muhasebe edilecek bir düzeyde değildi: ruh ve şahsiyet açısından ise pek olgun, kamil ve fevkelâde yüksek bir düzeyde idi. İmam. o günkü toplumun umduğunun tam aksine Medine'de siyasal-kültürel faaliyetini başlattı. Gerçi şianın bulunduğu durumu göz önüne alarak sıfırdan başlaması ve halkı -İsİamî öğretilerin asil ve coşkun kaynağı dan- Ehl-i beyte doğru yöneltmesi gerekiyordu, ki bu yolda da büyük bir başarı sağladı."(1 ) Tarihte İmamın muvaffak olduğu tamamen teyid olunmuştur. Çünkü İmam Seccad (a.s.) yeni bir hayat verip İmam Bakır ye İmam Sadık (a.s.)'ın sonraki faaliyetleri için zemin hazırlamaya muvaffak oldu. İmamın 34 yıllık faaliyeti boyunca şianın, Emeviler ve Zübeyriler tarafından ezilmesinden başka hiçbir alameti olmayan çok zor hayat aşamalarından birini geride bıraktığına tarih şahittir. Haccac'ın yirmi yıllık Irak'a hakimiyetinin ve Abdül Melik b. Mervan'ın bütün İslam ülkesi üzerindeki sultasının izlediği tek açık yol şiileri ezmek ve diğer bölgelerde ise Emevilerin. hariciler veya Abdurrah-man b. Muhammed b. Eş'as gibi ayaklanan bütün muhaliflerini ezmek idi. Haccac, "Şia" kelimesi yerine "Kâfir kelimesini duymaktan daha çok hoşlanan ve onu daha makbul gören biri idi.
1) Dirasat-un ve Buhûs-un iit-Tarih-i vel-lslam. c: 1. s: 61. Birinci
baskı.
İmam Zeynelabidinin (a.s) hayatına kısa bir bakış -1
İmam Seccadın (a.s) Yezid İle Münazarası-1