Kuran-i Kerimin mucizelik yönleri -2
Kur’an-i Kerim’deki ilim ve maarif
Kur’an-i Kerim en azından nazil olduğu zaman diliminde hiçbir beşerin henüz ulaşamadığı bilgilerle doluydu. Elbette şu anda bile Kur’an-i Kerim’de insanların ulaşmayacağı yüksek ilimler ve maarifler bulunmaktadır. Ulaşabildikleri kısmına ise Peygamber (s.a.a)’ın ve Masum İmamların yol göstericiliği sayesinde ulaşılabilinmiştir. Hatta hadislerin bir bölümünü inançla ilgili felsefi, kelamı, akli konular oluşturmaktadır. Hatta eğer Kur’an’daki bütün ilim ve maariflerin anlaşıldığını kabul etsek bile -ki yakinen geçmişte bu böyle değildi- yine de bu, Kur’an’ın bu yönden mucize oluşundan bir şey eksiltmez.
Burada şu noktaya dikkat etmek gerekir ki Kur’an-i Kerim’in bu açıdan mucize oluşu onu getiren şahıs ilgili icazından farklıdır. Bu mucizeden maksat Kur’an-i Kerim’de bulunan ilim ve maarif o zamanda yaşayan düşünürlerin, aydınların, bilim adamlarının ufuklarından ileride olacak şekilde derin ve yüce ufuklara sahip olduğuydu. Bütün bunlar beşerin düşünce ufuklarının çerçevesine girmeyen ve ilahi vahyin nişaneleri her yerinde görünen bilgi ve marifetlerdir.
d) Kur’an-i Kerim’de bulunan ilim ve marifetin doğruluğunu koruması: Aradan yüzyıllar geçmesine bilimlin gösterdiği bu büyük gelişmelere bilimsel ve kültürel bulgulara rağmen Kur’an-i Kerim’de bulunan hiçbir konu doğruluğunu kaybetmemmiş işte bu Kur’an-i Kerim’in hakkaniyetini kanıtlamaktadır.
Bu noktayı hatırlatmayı faydalı görüyoruz. Beşerin sahip olduğu mantık ve matematik gibi yazılı bazı ilimler eski zamanlardan beri doğruluğunu geçerliliğini kaybetmemişse de ama dikkat edilmesi gerekir ki öncelikle bu ilimler ispata ihtiyaç olmayan bedihi konulardan sayılır veya fıtri olarak her akıllı insanın düşünmelerinde gizlidir. Bu konuda çalışanlar gerçekte bir derleme bir araya getirme işlemini gerçekleştirmişlerdir. İkinci olarak beşerin telif ettiği kitaplar belirli bir konu ve ilim üzerinedir. Bu böyleyken Kur’an-i Kerim’deki ilim ve maarifin en belirgin çehresi ve özelliği işaret ettiği konuların geniş bir alanı içermesi ve onlarca önemli konuyu bir cümlede toplamasıdır.
Aslında bunun kendisi diğer bir mucizedir. Böylesine değişik ilimleri bir arada içermektedir. Hangi beşer bu kadar farklı ilimleri ele geçirmekle birlikte birbirine tamamen yabancı olan alanları öylesine bir dikkatle ve güçlü bir beyanla birbiriyle yoğurarak konuları mükemmel bir şekilde yan yana koyabilir, aralarında uyum sağlayabilir ve bu sözlerin içerisinden her ilimin değişik meyvelerini çıkarabilir. Öylesine ki ne maksat zarar görmekte ne de aralarındaki bağlar ortadan kalkmakta bununla birlikte hiçbir hata gerçekleşmemektedir.[9]
3) Getiren şahıs açısından mucize oluşu:
Eskilerden beri ortaya atılmış ve üzerinde konuşulmuş olan bu icaz şöyle açıklanabilir: Okuma ve yazma öğrenimini bile almamış olan Hz. Muhammed (s.a.a) nasıl olurda arapyarımadası gibi ilimden medeniyetten uzak bir yerde böylesine ilimlerle dolu bir kitabı ortaya koyabilir.
Değinilmesinde fayda olan diğer bir husus da şundan ibarettir: Kur’an-i Kerim’in icazı konusu Kur’anî ilimler alanında incelenmesinin yanı sıra bu konunun kelamı boyutu da sahiptir ve bu yüzden kelami bir konu olarak da incelenebilir. Kelami kitaplarda da bu yönüyle ele alınmıştır.[10]
[9] Allame Tabatabi’nin Kur’an’ın tüm bilgi ve öğretilerini her suresinden çıkarmak mümkün olduğu görüşünü savunduğu nakledilmiştir. Bunun anlamı Kur’an’ın tüm öğretilerinin 114 surenin her birisinde değişik üsluplarla yer aldığıdır. Bu da Kur’an’ın ilginç yönlerinden biri sayılır.
[10] Mehdi Hadevi Tehrani, İctihad’ın Kelami Temelleri, s. 47-51.
Kuran-i Kerimin mucizelik yönleri -1
Kuran Mucizelerinin Şekilleri -1