İnabe ve İhlas
İnabe (Yönelme)
Allah Teala inabe (yönelme) hakkında şöyle buyurmaktadır:
“وَأَنِيبُوا إِلَى رَبِّكُمْ وَأَسْلِمُوا لَهُ”
“Rabbinize yönelin ve O’na teslim olun.”[11]
İnabe Allah’a yönelmek anlamında olup üç şekilde gerçekleşir.
1- Kalbi İnabe (yönelme): İnsan daima kalpten Allah’a teveccüh etmeli, kararlarında ve düşüncelerinde rabbinin yakınlığını talep etmelidir. Nitekim Allah Teâlâ şöyle buyurmaktadır:
“وَجَاء بِقَلْبٍ مُّنِيبٍ”
“Ve içten Allah'a yönelmiş bir kalb ile geldi.”[12]
2- Dilsel İnabe (yönelme): İnsan daima Allah’ı, nimetlerini ve dergâhının mukarriplerini anmalıdır. Nitekim Allah Teâlâ şöyle buyurmaktadır:
“وَمَا يَتَذَكَّرُ إِلَّا مَن يُنِيبُ”
“Allah'a yönelenden başkası ibret almaz.”[13]
3- Ameli İnabe (yönelme): İnsan ilahi dergaha yakınlık amacıyla daima farz ve nafile namazları, müstehap işler, dini mekânlarda durmak, insanlara iyilik etmek, sadaka vermek, Allah’ın kullarına yararlı olmak ve zarar görmelerini engellemek, muamelelerde doğruluk, kendisi ve ailesi hakkında insaf gibi ibadetlerle meşgul olmalıdır. Kısaca ilahi dergaha yakınlaşmak ve ilahi rızayı kazanmak için bütün şer’i hükümleri eyleme dökmelidir. Zira Allah Teala şöyle buyurmaktadır:
وَأُزْلِفَتِ الْجَنَّةُ لِلْمُتَّقِينَ غَيْرَ بَعِيدٍ هَذَا مَا تُوعَدُونَ لِكُلِّ أَوَّابٍ حَفِيظٍ مَنْ خَشِيَ الرَّحْمَن بِالْغَيْبِ وَجَاء بِقَلْبٍ مُّنِيبٍ ادْخُلُوهَا بِسَلَامٍ ذَلِكَ يَوْمُ الْخُلُودِ لَهُم مَّا يَشَاۆُونَ فِيهَا وَلَدَيْنَا مَزِيدٌ
“Cennet, Allah’a karşı gelmekten sakınanlara uzak olmayacak şekilde yaklaştırılacak. (Onlara şöyle denir:) “İşte bu, size (dünyada) vaad edilmekte olan şeydir. O, her tövbe eden, O’nun emrini gözeten için, görmediği hâlde sırf saygıdan dolayı Rahmân’dan korkan ve O’na yönelmiş bir kalp ile gelen kimseler içindir.” Oraya selâmetle girin. İşte bu, ebedî yaşamanın başladığı gündür. Orada kendileri için diledikleri her şey vardır. Katımızda daha fazlası da vardır.”[14]
İhlâs
Allah Teala şöyle buyuruyor:
“وَمَا أُمِرُوا إِلَّا لِيَعْبُدُوا اللَّهَ مُخْلِصِينَ لَهُ الدِّينَ”
“Hâlbuki onlara, ancak dini Allah’a has kılarak, kulluk etmeleri emredilmişti.”[15]
İhlâs Farsçada özel kılmak, karışmış veya birlikte olan bir şeyi başka bir şeyden temizlemek anlamındadır. Ancak burada ihlâstan kasıt; insanın söylediği ve yaptığı her şeyin halis bir şekilde sadece ilahi dergâha yakınlaşmak amacıyla olmasıdır. Hatta buna hiçbir dünyevi ve uhrevi hedef katılmamalıdır. Allah Teâlâ buyuruyor ki:
“أَلَا لِلَّهِ الدِّينُ الْخَالِصُ”
“İyi bilin ki, halis din yalnız Allah’ındır.”[16]
İhlâsın zıttı; insanın ilahi rızadan başka mal ve makam sevgisi, şöhret talebi, ahiret sevabının tamahı veya cehennem azabından kurtulmak için bir şeyler yapmasıdır ki bunların hepsi şirktir.
Şirkin Çeşitleri
İki türlü şirk vardır:
1- Açık ve aşikâr şirk
2- Gizli ve örtülü şirk
Puta tapmak gibi aşikâr şirkler dışındaki bütün şirkler gizli şirktir. Allah Resulü (s.a.a.) şöyle buyurmaktadır: “Ümmetimin arasında şirk niyeti siyah bir karıncanın karanlık bir gecede siyah bir taş üzerindeki hareketinden daha gizlidir.”[17]
Kemal talibi için seyr-i sülukta şirk en kötü engeldir. Allah Teâlâ şöyle buyuruyor:
“فَمَن كَانَ يَرْجُو لِقَاء رَبِّهِ فَلْيَعْمَلْ عَمَلًا صَالِحًا وَلَا يُشْرِكْ بِعِبَادَةِ رَبِّهِ أَحَدًا”
“Kim Rabbine kavuşmayı umuyorsa yararlı bir iş yapsın ve Rabbine ibadette kimseyi ortak koşmasın.”[18]
Engel yani gizli şirk ortadan kalktığı zaman seyr-i süluk ve hedefe ulaşmak kolaylaşır. Hadiste bu hususta şöyle denilmektedir: “Kim Allah için kırk gün ihlâslı bir şekilde sabahlarsa hikmet kalbinde diline akar.”[19]
Kulluğun Esasları-1
Nasıl İhlaslı Olabiliriz?