Değişik Dinlerde Tesettür -1
Zerdüşt şeriatında tesettür
Zerdüşt tavsiye ve öğütleriyle İranlı kadınların milli bir kültürü olarak zahiri örflerinde riayet ettikleri hicabın temellerini bunların ruhunun derinliklerinde güçlendirmeye ve bu yolla gelecekte de tesettür kanunu icra garantisini temin etmeye ve böylece kendi toplumunu gizli ahlaki sapıklık imkanı karşısında sigortalamaya çalışmıştır.
Zerdüşt’ün[1] kendi takipçilerine tavsiye ettiği öğütlerinden bir kısmını aktaralım ki onun bu konudaki önemli teşebbüsü daha iyi anlaşılsın ve böylece tesettürü koruma köklerini öğretmek, yüce kılmak ve de zahiri tesettürü batini iffetle iç içe koymanın gereğinin beyanı daha açık bir hale gelmiş olsun.
Zerdüşt şöyle diyor:
“Ey yeni gelin ve damatlar! Ben sizlere hitap ediyorum. Öğüdüme kulak verin, sözlerimi belleğinize kazıyın, gayretinizle temiz bir hayat sürdürmeye çalışın. Sizlerden her biri diğerleriyle iyilikte yarışmalıdır ki kutsal evlilik hayatı, hoşluk ve mutlulukla birlikte olsun.
Ey erkekler ve kadınlar! Doğru yola tabi olunuz. Hiçbir zaman, hayatı mahveden geçici hoşluklara ve yalanlara kapılmayın. Zira günahla birlikte olan her lezzet öldürücü bir lezzet gibidir. Bu zehir tatlılıkla karışmış olup kendisi gibi cehennemliktir. Bu tür şeylerle hayatınızı mahvetmeyin.
İyilik yoluna gidenlerin mükâfatı batıl isteklerini ve arzularını kendinden uzaklaştıranlara ve nefsine hakim olanlara erişir. Bu yolda gaflet ve ihmalkarlığın sonu ise sadece üzüntü ve hasrettir.
Kötü işe bulaşan, aldatılmış kimseler, yokluk ve sefalete düşecektir. Onların sonu da feryat ve inlemedir. Benim öğütlerime kulak veren kadın ve erkekler, hayatın huzur ve mutluluğunu elde edecektir. Onlar sıkıntı ve üzüntü görmeyecek ve ebedi iyiliğe erişeceklerdir.”[2] Videvdat kitabında ise şu cümle defalarca tekrarlanmıştır “Şüphesiz Allah, çirkin işleri yok edeceğini bildirmiştir. Ey Adam! Çıkış ve artışı temizlemeni diliyorum. Senden ey kadın! Beden ve gücünü tertemiz kılmanı istiyorum, senin çocuk sahibi olmanı ve sütünün çoğalmasını diliyorum.”[3]
[1] Zerdüşt kelimesi (Zoroaster), Zarathustra’nın Yunanca karşılığıdır (Zarath: güzel, doğru; üstra: develer demektir. Güzel develere sahip olan anlamını ifade eder. Halk dilinde Zerdüşt, yaşayan yıldız olarak nitelendirilir). Zerdüşt’ün doğumu, M. Ö. 570 olarak tahmin edilmektedir. Zerdüşt, İran dinleri üzerinde önemli bir etki bırakmıştır. Tektanrılı bir inanç telkin ettiği için onu bir peygamber olarak kabul edenler bulunduğu gibi, ona bir hakim veya şaman olarak bakanlar da vardır. Gatha’lar diye adlandırılan kutsal metinler ona dayandırılır. Zerdüşt, yüce tanrı olarak telkin ettiği Ahura Mazda ile yakın irtibatı bulunduğunu ilan etti. Ona göre âlemlerde mücadele eden, iyilik ve kötülük diye adlandırılan iki asli ruh (ilkine “Spenta Mainyu”, ikincisine “Angra Mainyu” denilir) var idi. Ahura Mazdah’ın bu iki ruhla alakasını bugün pek iyi bilemesek de O, iyilikle beraberdir. İnsanoğlu, bu iki ruh arasından birini seçmeye mecburdur ve seçimi onun kaderini etkileyecektir. Zerdüşt’ün ölümünden sonra insanlar, onun karşı çıktığı Mitra, Anahita gibi tanrılara tekrar tapınmaya başladılar
[2] Yasna, s. 53, 5- 8. öğütler, Amuzişhay-ı Zerdüşt, Peygamber-i İran’dan (İran peygamberi Zerdüşt’ün öğretilerinden) naklen, Rüstem Şehrzadi, Zerdüştiler encümeni 1998
[3] Videvdat, s. 275, 10. madde
Düşünce Aynasında Tesettür 1
İslamda Kadının Şahsiyeti ve Hicabı