ŞAİR BABA TÂHİR
İran'da yetişen şâirlerden. Onuncu yüzyılın sonu ve on birinci yüzyılın başında yaşadı. İsmi Tâhir olup, Baba Tâhir ve Tâhir Uryân-ı Hemedânî diye meşhûr oldu. İran'ın Hemedan şehrinde doğdu. 1010 (H.401) senesinde aynı yerde vefât etti. Kabri Hemedan'dadır.
Baba Tâhir'in hayâtı hakkında verilen bilgiler çok az olup, daha çok kerâmetleri hakkında kıssalar nakledilmektedir. O küçük yaştan itibâren ilim tahsili için gayret sarfetmekte bu hususta elde ettiklerini bir türlü yeterli bulmamaktadır.
Nakledildiğine göre bir gün Baba Tâhir, Hemedan Medresesi talebelerine ilim elde etmek için ne yapmak lâzım geldiğini sordu. Talebeler onunla alay etmek için bir kış gecesini havuzun buzlu suyu içinde geçirmesi gerektiğini tavsiye ettiler. Baba Tâhir bu tavsiyeyi aynen tatbik etti. Ertesi sabah Allah'ın ihsânı ve bereketi ile kendisini ilim nûru ile aydınlanmış buldu.
Selçuklu Devletinin kurucusu Tuğrul Bey de Hemedan'a geldiği zaman, onunla sohbet etti .
Zâhirî ilimlerde âlim, tasavvufta yetişmiş bir velî olan Baba Tâhir'ın asıl şöhreti şâirliğinden gelmektedir. İran edebiyâtında daha çok Lûristan (Lûrî) lehçesiyle söylediği ârifâne ve etkileyici beyitleriyle ün kazanmıştır. Dübeyit adı verilen bu şiirlerin ölçüsü normal rubâî vezninden biraz farklıdır. Zamanla halk arasında yaygınlaştıkça bâzı değişikliklere uğrayan bu şiirler orijinalliklerinden bâzı şeyler kaybetmişlerdir. Baba Tâhir'in dübeyitleri (rubâi) dışındaki en önemli eseri, ahlâkî, tasavvufî konulardaki bâzı düşüncelerini özlü bir biçimde ifâde ettiği Arapça bir eserden Kelimâtü'l-Kısâr (Kısa Sözler) adlı mecmûadır.
Tasavvuf erbâbı arasında büyük rağbet gören bu eser, yirmi üç bâbdan ibâret olup, Farsça ve Arapça çeşitli şerhleri yapılmıştır.
Bu dîvânın Kelimâtü'l-Kısâr dışındaki dübeyitleri ve gazelleri ihtivâ eden kısmı Türkçe'ye çevrilmiştir.
Divanı 1927'de Tahran'da, 1989'da Türkçe, 1998 ‘de Kürtçe çevirisiyle Türkiye'de yayımlandı. Baba Tahir Uryan, Anadolu Aleviliği ve şiiri açısından da incelenmesi gereken son derece önemli bir şahsiyettir. Başta Mevlana ve Yunus Emre olmak üzere, Anadolu'da yetişen sonraki mutasavvıf- şairleri, adeta onun devamcısı olarak görürsünüz.
Kaynakların bildirdiğine göre Hemedan ile Lûristan'da yaşadığı anlaşılan Baba Tâhir Uryân 1010 (H.401) senesinde Hemedan'da vefât etti. Şehrin kuzey-batı tarafındaki Bun-i Bâzâr mahallesinde küçük bir tepe üzerinde defnedildi.
Baba Tâhir Uryân dübeyitlerinde dünyânın geçiciliğini şöyle açıklıyor:
Dünyâ sofradır, insanlarsa misâfirdir
Bugün lâle görülür, yarın da hâzân olur.
Karanlık bir çukurun adın kabir koyarlar
Bana derler ki budur senin evin.
Dünyâ malının hepsi yanmalıdır
Dünyâ malından yüz çevirmelidir
Bugün yüreğinde olan derd ile gamı
Mahşer günü için toplamalısın.
ÇARE BULMAZLAR
Ne mutlu onlara ki cân ile vücûdu fark etmezler.
Candan cânânı, cânândan cânı ayrı bilmezler
Onun derdine alışırlar, aylarca yıllarca
Fakat kendi dertlerine bir çâre bulmazlar.
Âşık olan herkes cânından korkmaz
Âşık kütük ve zindandan korkmaz
Âşıkın gönlü aç bir kurtun heyheyinden
Korkmadığı gibi hiçbir şeyden korkmaz.
Yâ Rabbî! Gönlümün feryâdına yetiş
Kimsesizler kimsesi sensin, ben kimsesiz kaldım
Herkes diyor ki Tâhir'in kimsesi yoktur.
Allah benim yardımcımdır, başkasına ne hâcet.
Ben ne alış-veriş fikrindeyim ne de kâr
Yüreğimde ne iyilik ne de varlık düşüncesi var.
Çeşme başı, su kenarı istemem
Çünkü her gözüm binlerce akan nehir gibidir.
RÜBAİLER
Bahtım karadır, talihim allak bullak
Yas oldu nasibim, kaldım çırçıplak.
Bir dağ yoludur aşk, yürürüm ağlayarak;
Tanrım, kana boğ kalbimi, öldür ve bırak!
Neyler gibi inler yüreğim, yas doludur;
Sensiz kalıverdim: Bu, cehennem yoludur.
Mahşer günü? Bir Tanrı bilir. Son güne dek
Yazgın çiledir, gönül. Dövün, kıvran, dur.
Bak, geldi bahar: süsledi hasbahçeyi gül:
Dallarda sevinç türküsü söyler bülbül.
Gel gör ki çimenlerde gezip hiç bulamam
Kalbim gibi ölgün, kanayan başka gönül.
Göklerdeki yıldızları saydım bir bir;
Gel, sevgili, gel: sabahladım.- belki gelir.
Gelmezse, görünmezse içim parçalanır,
Ağlar yüreğim, suskunum: elden ne gelir!
Gam bahçesidir benim gönül bahçem, bak:
Girdin mi nasibin kara güller olacak!
Gel, sevgili, kalbimdeki bozkırları gez.-
Bak, otlar dört bir yana hicran salacak.
Hıçkırmalı, yaş dökmeliyim ben bu gece;
Sabrım yok, geçtim kendimden bu gece.
Bir zevk yaşadım dün gece, kalmaz yanıma,
Bin yaş akar artık yüreğimden bu gece.
Sensiz, gönlüm huzura hiç ermeyecek,
Dertler bana özgürce yaşam vermeyecek,
Girdin de perişan ettin can evimi:
Aşkım bana rahat yüzü göstermeyecek.
Bir ince kadehtir yüreğim, billurdan -
Bin parça olur ah edip iç çektiğim ân.
Bak, gözlerimin yaşları kan yağmurudur
Ben bir ağacım, kökleri kan, dalları kan.
Şair, Hekim ve Mutasavvıf: Ferîdüddîn-i Attâr
Tanınmış Simalar (1)
ŞAİR AVFİ -1