İslam Dini Açısından“Aile” ve Önemi -7
Bu öyle bir psikolojidir ki, paylaşılacak şey belki değişmeyecek ama bu duygu sayesinde “tükenmez” hatta “hep artar” hale gelecektir.
Bunu bir örnekle açmakta yarar var:
Çok susamış iki kişi, hiç beklemedikleri zamanda ve yerde bir içim su bulmuştur.
Bu iki kişi iki ayrı psikolojik yaklaşım içinde bu suyu paylaşabilirler:
a) “Arkadaşım bu suyu bana bıraksa da hepsini ben içsem? Zaten su ancak bir içimlik! İkimiz bölüşsek hiç birimizi kandırmaz. Hepsini ona bıraksam ben susuzluktan ölürüm”, yaklaşımı.
b) “Ben bu suyu arkadaşıma vereyim, hepsini o içsin. Çünkü su ancak bir içimlik. İkimiz bölüşsek hiç birimiz kandırmaz.. Hepsini ben içmeye kalkışsam aramızda kavga çıkar. En iyisi hepsini o içsin.” yaklaşımı.
Sonuçta su iki kişi arasında yarı yarıya bölüşülecektir, ama:
Birinci yaklaşıma göre bölüşüldüğünde, açıktır ki, eldeki su, hiç birini kandırmamak
bir yana, aralarında, hiç su içmemiş kadar gergin ve ateşi yükselten duygu içinde
bölüşülmüş olacak ve su hiç birini hiçbir ölçüde tatmin etmeyecektir.
İkinci psikolojik yaklaşım içinde bölüşüldüğü takdirde ise, her biri suyun tamamını
arkadaşına bırakacak fedakarlık duygu taşıdığından, bir içim suyun yarısını bu duyguyla içmek, ona, suya kandıracak duygu ve tatmini verecektir.
Daha basit söylersek, “hepsi arkadaşımın olsun” duygusuyla bölüşmek ile “hepsi benim olsun” duygusu ile bölüşmek, bölüşülecek şeyin pratikte yarı yarıya eşit bölüşümü ile sonuçlanacak ama “hepsi arkadaşımın olsun” duygusuyla yapılan bölüşüm, bölüşülen şeye tükenmez “bereket” ve bölüşen taraflara da doyumsuz “tatmin” verecektir.
İşte, Yüce Yaratanın eşler arasına koyduğu o “meveddet” o “derin dostluk” öyle bir duygudur ki, eşler “hep eşinden bir şeyler bekleme” duygusu içinde bocalamak yerine; “hep eşine bir şeyler verme fırsatını kollama” duygusu içinde “sevgi” dolu, “saygı” dolu” “fedakarlık” dolu “doyumlu” bir psikoloji içinde “huzurlu” ve “mutlu” olarak yaşayacaktır.
Sonuçta, eşlerin birbirinden bekledikleri ve alabildikleri; birbirine vermek istedikleri ve verebildikleri pratikte pek değişmeyecek ama bölüşülen şeyler psikolojik olarak her ikisini de “tatmin” edeceğinden her ikisi de “huzurlu” ve “mutlu” olacaklardır.
Uygulaması, eşler arasında hayata geçecek “paylaşma” ile ilgili bu “psikolojik yaklaşım” onlardan meydana gelen ve onları örnek alan çocukları vasıtasıyla bütün topluma, giderek insanlığa mal olabilecektir.
İşte, “aile”nin, insanlık için önemini ortaya koyan başka bir sebep daha!
Hatırlayalım ki ilk insanın iki çocuğu “Habil” ve “Kabil” kardeşler arasında, birinin diğerini öldürmesiyle sonuçlanan “anlaşmazlık” az önce sözünü ettiğimiz olumsuz “psikolojik yaklaşım” sonucu ortaya çıkmıştır:
“Onlara, Adem’in iki oğlunun haberini doğru olarak anlat: Onlar birer kurban sunmuşlardı da birisinden kabul edilmiş, diğerinden ise kabul edilmemişti. (Kurbanı kabul edilmeyen kardeş ötekine kıskançlık yüzünden) ‘Ne olursa olsun ben seni öldüreceğim’ dedi. Öbürü de ‘Allah ancak sakınanlarınkini kabul eder’ dedi ve (ve ekledi):
“’And olsun ki eğer sen, beni öldürmek için elini kaldıracak olursan, ben seni öldürmek için sana elimi kaldıracak değilim. Çünkü ben bütün varlıkların Rabbı olan Allah’tan korkarım.’
“Çünkü ben dilerim ki sen benim günahımı da kendi günahını da yüklenesin de öylece cehennemlik olasın. İşte, zalimlerin cezası budur.
“Bunun üzerine o, benliğine uyarak kardeşini öldürdü. Böylece kendisine yazık etti.
“Bunun üzerine Allah bir karga gönderdi. Karga, kardeşinin ölüsünü nasıl gömeceğini ona göstermek için yeri eşiyordu. Dedi: ‘Yazıklar olsun bana! Şu karga kadar da mı olamadım? Kardeşimin ölüsünü gömmek de mi elimden gelmezdi.’ Artık o ettiğine yanıyordu.
“İşte bunun için İsrailoğullarına şunu yasadık: ‘Her kim bir kimseyi haksız yere öldürecek olursa bütün insanları öldürmüş gibi olur. Her kim de bir kimsenin canını kurtaracak olursa bütün insanların canını kurtarmış gibi olur..” (Kur’an, Maide, 5/27-32)
İslam Dini Açısından“Aile” ve Önemi -1
İslam Dini Açısından“Aile” ve Önemi -2
İslam Dini Açısından“Aile” ve Önemi -3