İslam Dini Açısından“Aile” ve Önemi -6
Yunus’un:
“Ben gelmedim davi için; ben gelmişem sevi için”
dediği gibi insan bu dünyaya “barış” için gelir; “dostluk” için gelir; düşmanlık için, kavga için değil!
Allah katında “Hak Din”in “İslam” olmasının anlamı budur.
Yüce Allah’ın, ilk insana öğrettiği din de anlam olarak “İslam” adını taşır; Son Peygamber vasıtasıyla öğrettiği din de.
“İslam” adı “silm” kökünden gelir ve bu sözcük, “barış” anlamına gelmektedir ve “İslam”, “Barış”; “İslam Dini”, “Barış Dini” demektir.
Ayrı ırklarla, ayrı inançlarla, “barış” içinde yaşamak Allah katında tek “Hak” dinin insanlardan istediğidir. Ama, zorla değil; sınav konusu olarak. Barışa hizmet ederek sınav’ı kazanan, Dünyada da Ahirette de yaşadı, demektir.
Bu uzunca tahlil, İnanan aileler için “sevgi”nin temelini anlatır.
Yaratana inanan kişi; her şeyden önce Yüce Tanrı ile barışıktır. Çünkü o başına gelenin de eline geçenin de Allah’tan gelen birer “sınav” konusu olduğunu aklından çıkarmaz ve başına gelene sabretmesini; eline geçene şükretmesini bilir.
İnanan kişi, başta ana ve babası, çevresiyle ve bütün Evren’le barışıktır. Çünkü her şeyi Yaratanın “Bir” olduğunu hiçbir zaman unutmaz.
Bu kimse kendisi ile de barışıktır.
Kendisiyle, Evrenle ve en önemlisi Tanrıyla barışık olan kimse, Yunus’un deyişiyle “herşey”i “Yaratan”dan ötürü sevecektir:
“Yaratılmışı sevdik; Yaradandan ötürü”
İnsan gönlü “sevgi” bakımından çok zengindir. O kadar O kadar engindir ki insanın sevmek istediği her şeyi sevmeye yeter.
Sevgi dolu kalpte “iman” huzur ve sükun bulur.
Ailenin temelini oluşturan eşler (sonra ana baba) arasına, Kur’an’ın ifadesiyle “meveddet ve rahmet” yerleştirilmiştir: Eşler, birbirlerine karşı “meveddet ve rahmet” duyguları ile doludur.
Bilindiği gibi “meveddet”, “derin dostluk ve sevgi” demektir. Rahmet de “sevgi ve şefkat” demektir.
Karı-Koca birbirlerine karşı “derin dostlukla, sevgiyle ve şefkatle doludur. Eşler birbirlerini gerçek dostlar olarak severler, sayarlar, birbirlerine şefkat hisleri beslerler. Her biri diğerini mutlu etmenin yollarını arar. Ve her biri, eşinin mutlu olması ile mutlu olur. Eşinin mutsuzluğu eşini mutsuz eder; üzer.
Çocuklar; birbirlerinin karı ve kocası olan ana ve babanın bu “dostluk”, “sevgi” ve “şefkat” duygularını göre göre, yaşaya yaşaya büyüyeceğinden onlar da bu güzel duygularla dolu hale gelecek ve başta zamanı gelinde evlenmekle kendilerinin olacak eşleri, herkese karşı “dostluk”, “sevgi” ve şefkat” duyguları besleyeceklerdir.
Eşler arasına “derin dostluk” demek olan “mevedet”in yerleştirilmesi, Kur’an’da “Allah’ın ayetlerinden” olarak bildirilir: Karı koca arasında bulunan “derin dostluk” Yüce Allah’ın kudretini gösteren ayetlerden yani kanıtlardandır.
Gerçekten genel olarak eşler arasında “derin dostluk, sevgi ve şefkat” vardır. Bundan mahrum olan eşler ise, istisna oluşturur.
Düşünürsek, eşler arasında dostluk ve sevginin bulunması gerçekten Allah’ın Ayetlerindendir yani ilahi mucizedir.
Mucizedir, çünkü, eşler genelde kıskanç olurlar ve bu kıskançlık onların gönlünden dostluğu da sevgiyi de saygıyı da söker atar.
Bu arada eş eşinden ideal ölçüde davranış, ilgi ve armağan bekler. Beklediğini bulamayınca da dünyası adeta kararır.
Ama, Allah’ın eşlerin gönlüne; “kıskançlık” duygusunu dengeleyerek zararsız hale getirecek, “ideal” beklentilerini yumuşatarak anlayışa dönüştürecek “derin dostluk/ meveddet” duygusunu yerleştirmiş olması, eşler arasında sarsılmaz sevgi ve güven duygularının yeşermesine ve pekişmesine yol açar.
Artık eşler eşinden “beklenti” içinde olmaktan çok kendisi eşine “neyi nasıl versin ki onu daha çok mutlu etsin” özeni ve çabası içine girer.
İslam Dini Açısından“Aile” ve Önemi -1
İslam Dini Açısından“Aile” ve Önemi -2
İslam Dini Açısından“Aile” ve Önemi -3