Çocuklar ve Ölüm Kavramı -2
Çocuklara gerçeklerin bizim inancımız doğrultusunda öğretilmesi, onların yavaş yavaş ölüm fikrini kabul etmelerine ve bu tutumlarının düşünce ve konuşmalarına yansımasına sebep olur.
Pedagog ve psikologlar tarafından yapılan araştırmalar, çocuğun ruh dünyasının en çok sarsıldığı yaşların 7 ve 9 yaşları olduğunu ortaya koymuştur. Çocuğun ölümü ihtiva eden, ölü taklidi yapması gerektiren oyunlara merak sarması bu döneme rastlar. Ölü taklidinin yer aldığı oyunların oynanması, çocuğun ölüm düşüncesini hayatın içine yerleştirmesi açısından tesirli bir rol oynar. Bu dönemdeki çocukların çoğu ölümü, bütün hayati faaliyetlerin süresiz olarak kesilmesi şeklinde benimserler. Ünlü bir pedagog olan Carlos Costanetana’ya göre çocuk ancak kendini doğrulayacak tasvirlere dayalı his ve müşahede tahlillerini yapabilecek duruma eriştiği bu yaştan itibaren, dünyayı ve hayatı tanımayı öğrenmiş ve dolayısıyla içinde yaşadığı toplumun bir üyesi olmaya hak kazanmış demektir.
Hiç şüphesiz insanlar içinde yapılan bu araştırmalarda mantık ölçülerine sığmayan tecrübe ve buluşlara da rastlamak mümkündür. Ancak yine de bunların hepsi bir araya geldiğinde şaşırtıcı bir şekilde birbiriyle uyum gösteren bir tablo meydana getirmektedir.
Başta zikrettiğimiz iki örnekte olduğu gibi susmak veya meseleyi örtbas etmeye çalışmak kimseye bir şey kazandırmaz. Aslında bizce hiç ehemmiyeti olmayan şeylerin dahi en ince noktalarını soran veya araştıran çocuk nasıl olur da kendisini ve bütün yakınlarını alakadar eden ölüm ve ahret gibi mevzuları sormaz, araştırmaz?
Eğer siz ona “ölüm yokluk değil! Hiçlik değil! Sönmek değil!” hakikatini ve kabir kapısının nur âlemine açılan bir kapı olduğunu anlatamazsanız, çocuğun küçücük kalbi paramparça olacaktır. Küçük bir oyuncağı bile elinden almaya çalıştığınızda ağlayan çocuk, eğer ahreti bilmezse, her gün beraber oynadığı kardeşinin veya sevdiği bir yakınının birdenbire kaybolmasına nasıl tahammül edecektir?
Hâlbuki ruhu, “ahrete iman” nuruyla aydınlanan bir çocuğun çehresindeki teessür sisi dağılacak, “gerçi çok sevdiğim oyun arkadaşım veya kardeşim öldü, ama Cennetin bir kuşu oldu, orada bizden daha iyi yaşar. Hem nasıl olsa biz de onun yanına gideceğiz. Ölüm yok olmak değil ki üzüleyim. Ölüm sadece bir vatan değişikliğinden ibarettir” düşüncesi şuur ve hislerine yansır yansımaz, gözyaşları dinecek ve o küçücük kalbi huzur bulacaktır.
Yazımızı bir tavsiyeyle bitirelim:
Çocuklar ölümle çok erken yaşlarda ilgilenmeye başlarlar. Öldükten sonra iyilerin cennete gideceğini öğrenmek onlar için çoğu zaman yatıştırıcı olur… Sevdiği dedesi ölen bir küçük çocuk, bu gerçeği çok güzel dile getirmişti: Dedem beni bırakıp cennete gitti, orada başka çocuklarla oynuyor!
Çocuğun bu durumuyla ilgili olarak anne ve babalara son tavsiyemiz, onların sevdiği kişilerle bir başka dünyada buluşmak ümidini kırmayın şeklindedir.
Son olarak şunu da ifade edelim ki; ölüm meselesini çocuklara doğru biçimde anlatmanın yolu asıl biz büyüklerin onu doğru şekilde anlamamızdan geçer.
Çocuklar ve Ölüm Kavramı -1
Çocuk ve Dini eğitim