İslam Tarihi Açısından Sıffin savaşı -4
Öte yandan Ammâr’a bakıyoruz ilerlemiş yaşına rağmen diğer yüzlerce sahâbe gibi İmâm Ali’nin (a.s) safında Muâviye’ye karşı savaşıyor. Bilindiği üzere Ammâr Bedir Savaşı’nda da bulunmuş büyük bir sahâberdir. İlk şehid kadın Sümeyye validemizin biricik oğlu Ammâr Sevgili Peygamberimiz’in (s.a.a) en çok sevdiği sahabelerindendi. Allah Resulü (s.a.a) bir gün ,“Ya Ammâr bir zaman gelecek seni asi ve zalim bir grup şehid edecek“ diye buyurmuştu. Nitekim bu mubârek sahâbe baği olan Muâviye’nin askerleri tarafından şehid ediliyor.
Ammâr recez okuyarak yiğitçe savaşırken bir fırsatını bulup onu yaralıyorlar. Yere düştüğünde ise İbn-i Cevn, mübârek başını kesip Muâviye’ye götürüyor. Amr bin As bu manzarayı görünce Allah Resulü’nün (s.a.a) Ammâr ile ilgili bir hadisini hatırlayıp Muâviye’ye aktarıyor: “Ammâr’ı öldüreni cehennemle müjdelerim.” Muâviye ise, “Onu biz öldürmedik ki, onu buraya getiren Ali öldürdü.” diye karşılık veriyor. Bilâhare İmâm Ali (a.s) Muâviye’nin bu sözünü duyunca, “O halde” Hz.Hamza’yı da Uhud Savaşı‘na götüren Allah Resulü (s.a.a) hâşâ öldürdü, öyle mi?” diye karşılık veriyor.
Ammâr’ın şehâdeti Resulullah‘ın (s.a.a) mucizevî olarak önceden haber vermiş olduğu bir hakikâti ortaya çıkarmıştı: Muâviye ve kendisine uyanlar zâlim ve isyâncılardan başkası değildi. Bu olay üzerine İmâm Ali (a.s) taraftarlarının mânevî kuvveti artıyor, karşısındakiler ise tereddüt ve şaşkınlık içerisinde bocalamaya başlıyorlar.
Bu minvâl üzere savaş sürüp gittikçe Muâviye’nin ordusu zayiat vermeye devam ediyordu. O gün özellikle Malik-i Eşter’in komutasında olan askerler Muâviye taraftarlarına darbe üzerine darbe indiriyordu. Bu ara gidişatın hezimete doğru olduğunu gören Muâviye kaçmaya teşebbüs ediyor. Muâviye’nin kaçmakta olduğunu gören Amr bin As’ın o an aklına şeytanî bir hile geliyor, atını mahmuzlayıp Muâviye’ye yetişiyor ve ona fikrini anlatıp kaçmasına engel oluyor.
Kurnazlığı ve hinliği ile meşhur olan Amr bin As Kur’an sahifelerinin mızrakların ucuna takılarak “aramızda Allah’ın kitabı hakem olsun“ sözünün İmâm Ali (a.s) taraftarlarına doğru haykırılmasını ve ikna oldukları takdirde her iki taraftan birer hakem tespit edip müzakereye oturulmasını ve hakemlerin aldığı karara uyulması teklifini “plânladığı hile ile birlikte“ Muâviye’ye anlatıyor. Bu teklif Muâviye’ye son derece cazip geliyor. Ve hemen harekete geçiyorlar.
(İlâhî değerler paravan edilerek dine darbe vurma teşebbüsü bu olsa gerek!)
Muâviye’nin askerleri Kur’an sahifelerini mızraklarının ucuna takarak yüksek sesle başlıyorlar bağırmaya: “Aramızda Kur’an hakem olsun.“
İmâm Ali (a.s) bu işin hile olduğunu anlıyor ve kendisinin “Kur’an-ı nâtık“ olduğunu dile getirerek askerlerini aldanmamaları için uyarıyor. Ancak fitne ateşi İmâm’ın (a.s) askerleri arasına düşüyor ve başlıyor homurdanmalar. Bir kısım askerler ise iyi niyetle olaya yaklaşıp “nasıl olsa haklı olan taraf biziz, hakem olayında da biz haklı çıkarız“ düşüncesiyle karşı tarafın teklifinin kabul edilmesinde ısrar ediyorlar. İmâm (a.s) ise ısrarla bu işin bir hile olduğunu ve karşı tarafın hezimete uğramasına ramak kaldığını söylüyor. Dinlemiyorlar!
İslam Tarihi Açısından Sıffin savaşı -1
İslam Tarihi Açısından Sıffin savaşı -2