Mevlana’ya Göre
İnsanların birarada Yaşayabilmesinin Sırları -4
Mevlâna’nın aşağıdaki gazeli de çatışma içinde yaşayan günümüz insanının dersler çıkaracağı öğütlerle dolu ve âdeta çağımız insanına bir haykırış, bir azarlayış niteliğinde:
“Beri gel, daha beri, daha beri.
Bu yol vuruculuk nereye dek böyle?
Bu hır gür, bu savaş nereye dek?
Sen bensin işte, ben senim işte.
Ne diye bu direnme böyle, ne diye?
Ne diye aydınlıktan kaçar aydınlık, ne diye?
Topumuz bir tek olgun kişiyiz, bir tek,
Ne diye böyle şaşı olmuşuz, ne diye?
Zengin yoksulu hor görür, ne diye?
Sağ soluna yan bakar, ne diye?
İkisi de senin elin, ikisi de,
Peki, kutlu ne, kutsuz ne?
Topumuz bir tek inciyiz, bir tek.
Başımız da tek, aklımız da tek.
Ne diye iki görür olup kalmışız,
İki büklüm gök kubbenin altında, ne diye?
(…)
Şu beş duyudan, altı yönden
Varını yoğunu birliğe çek, birliğe.
Kendine gel, benlikten çık, uzak dur;
İnsanlara katıl, insanlara,
İnsanlarla bir ol.
İnsanlarla bir oldun mu bir madensin, bir ulu deniz.
Kendinde kaldın mı bir damlasın, bir tane.
(…)
Ama sen canı da bir bil, bedeni de,
Yalnız sayıda çoktur onlar, alabildiğine,
Hani bademler gibi, bademler;
Ama hepsindeki yağ bir.
Dünyada nice diller var, nice diller,
Ama hepsinde anlam bir.
Sen kapları, testileri hele bir kır,
Sular nasıl bir yol tutar, gider.
Hele birliğe ulaş, hır gürü, savaşı bırak,
Can nasıl koşar, bunu canlara iletir.”[9]
Dikene katlanabilen gül gibi kokar
İyi ama, böyle dostça yaşayış, böyle hiç kimseye darılmadan yaşayış nasıl olacak? Toplum içerisinde yaşam tarzı gereği birbirleriyle iç içe girmiş günümüz dünya insanı bunu nasıl yakalayacak? Hadi kendinden yaptığı büyük fedakârlıklarla buldu diyelim. Evinde ailesine - akrabasına, işyerinde çalışma arkadaşlarına, sokakta diğer insanlara karşı hep hoş görüyle yaklaşım... Bunu yapabilmek için de sürekli kendinden fedakârlık, belki de sürekli taviz. Tabi ki bu mümkün değil bize göre. Ama Mevlâna düşüncesine göre; sabredilir ve başımıza gelecek kötü insanlara ve olumsuz olaylara katlanılabilirse “pis kokulu gübreye ve dikene katlanan, yıl boyu açma zamanını bekleyen gül gibi” güzel kokuya kavuşulacaktır:
“başına gelen belalara, cefa dikenlerine katlan!
çünkü çektiğin acılar, sıkıntılar seni dikenlerden alır da güllere kavuşturur.
reyhanların, yaseminlerin bulunduğu bahçeye çeker götürür.
Hak uğruna düşmanların hakaretini, küfürlerini şerbet gibi iç!
çünkü bu hakaretler, küfürler seni manevî derecelere ulaştırır.”[10]
[9] Külliyât-ı Dîvân-ı Şems, II, 3020 (Bu gazelin Türkçe’si A. Kadir’in çevirisiyle verilmiştir.)
[10] Şefik Can, Divan-ı Kebir’den Seçmeler, I, 75
Mevlana’ya Göre İnsanların birarada Yaşayabilmesinin Sırları -1
Mevlana’ya Göre İnsanların birarada Yaşayabilmesinin Sırları -2
Mevlana’ya Göre İnsanların birarada Yaşayabilmesinin Sırları -3 Şems Divanında Aşkın Sesi -1
Şems Divanında Aşkın Sesi -2