• Nombre de visites :
  • 2355
  • 6/4/2012
  • Date :

Mevlana’ya Göre

 İnsanların birarada Yaşayabilmesinin Sırları -3

mevlana’ya göre insanların birarada yaşayabilmesinin sırları

Ruhlar aleminde kardeşçe bir arada yaşadığı insanlarla, bu dünyada da güzelce yaşayacak. Çünkü; insanların hepsi aynı yolun yolcusu; hepsi aynı kervanın, aynı geminin insanları, aynı ağacın dalları;[5] hepsi de o canını borçlu olduğun Yaradan’ın kulları:

“gel, gel;

daha yakına gel!

beni, benliği;

bizi, bizliği bırak!

çabuk gel;

vakit geçirmeden gel!

gel, daha yakına gel!

‘biz’den de, ‘ben’den de vazgeç;

gel!

‘sen’lik ve biz’lik yok oluncaya kadar gel!

öyle bir gel ki;

ne sen kalasın, ne de biz.”‌[6]

der Mevlâna bir gazelinde. Ve işte ihtiyacımız olan cevabın ilk ipuçlarını verir bize. Önce “ben, ben”‌ demeyecek insan; sonra da kendine göre uyuştuğu, kendini ait sandığı toplulukla olunca da diğer topluluklara karşı “biz, biz”‌ demeyecek. Çünkü insan kendi için ne istiyorsa, diğerleri için de aynı şeyi arzu ettiği sürece “insan”‌dır.

Bir gün Mevlâna öğrencileriyle birlikte Konya sokaklarında dolaşırken, yıkık bir evin önüne gelirler. Beş-on “köpek”‌ o evin bahçesini mekan tutmuş birbirleriyle güzel güzel oynaşmaktalar. Bu durumu gören öğrenciler Mevlâna’ya dönerek; efendim, derler, bakın şu aşağıladığımız köpeklere. Biz insanlardan daha iyi geçiniyorlar, kavga etmeden yaşayabiliyorlar. Mevlâna hiç cevap vermez. Bir öğrencisini gönderip kasaptan bir ciğer alıp getirtir ve o köpeklerin arasına atar. Ciğeri kapma yarışına giren köpekler birbirlerini parçalarcasına bir kavgaya tutuşurlar. İşte o vakit öğrencilere döner ve gördünüz ya, der. Dünya malına tapan insanların dostlukları da aynı böyledir. Arada bir menfaat yokken güzel güzel geçinirler; ancak aralarına maddi-manevi bir dünyalık girince eski günlerini hatırlarına bile getirmez, birbirleriyle kavga eder dururlar. O zaman da “insan”‌lıktan çıkıp bu hayvanların safına geçerler.[7]

İşte belki de Mevlâna’nın bu olaydan sonra söylemiş olabileceği bir gazeli, ki aynen yukarıdaki olayı tasvir etmekte:

“Gel, gel de birbirimizin kadrini, kıymetini bilelim;

çünkü, belli olmaz, birbirimizden ansızın ayrılabiliriz.

Mademki Peygamber Efendimiz; ‘Mü’min mü’minin aynasıdır’ buyurdu;

Ne diye aynadan yüz çeviriyoruz?

Kerim olan kişiler, dostları uğruna canlarını feda ederler.

Köpekliği bırak, biz de kerim insanlardanız.

‘Kul e’uzü’leri, ‘Kul hüvallah’ları neden birbirimizi sevmek için okumuyoruz?

Garazlar, kinler dostluğu karartır, gönlü yaralar;

Ne diye garazları, kinleri gönlümüzden söküp atmıyoruz...”‌[8]


[5] Külliyât-ı Dîvân-ı Şems, I, 1761 (1. beyit); aynı eser, I, 783 (3. beyit); aynı eser, I, 1702 (2. beyit)

[6] Külliyât-ı Dîvân-ı Şems, I, 251

[7] Şemseddin Ahmed-i Eflâkî, Menâkıbü’l-ârifîn, çev. Tahsin Yazıcı, Âriflerin Menkıbeleri, I-II c. MEB Yay., İstanbul, 1989, I, 205-207 (Söz konusu olay eserden buraya sadeleştirilerek ve uyarlanarak alınmıştır.)

[8] Külliyât-ı Dîvân-ı Şems, I, 1535

Mevlana’ya Göre İnsanların birarada Yaşayabilmesinin Sırları -1

Mevlana’ya Göre İnsanların birarada Yaşayabilmesinin Sırları -2

Mevlana ve İnsan 1

Mevlana ve İnsan 2

Mevlana ve İnsan 3

  • Yazdır

    Arkadaşlarına gönder

    Yorumlar (0)