Peygamberler ve Sosyal Sınıf-1
Peygamberler Toplumların Hangi Sınıfına Aittir ?
Bu konuları peygamberlerin sosyal özelliklerini, yani peygamberlerin toplumun hangi sınıfına ait olduklarını tartışacağımıza göre, bizim için yaptıkları fedakarlıklarınıda ele almamız gerekecektir. Biz onların bazen zengin ve aristokrat sınıfında ve bazen de yazıf ve yoksul bırakılmışlar sınıfında göreceğiz. Gerçekten, peygamberlerin ortaya çıkıp, tevhid'i hareketleri başlattıkları ve sonuçta devrim'i meydana getirip, ilahi mesaj yaymaya başladıkları sosyal ve ekonomik toplum sınıflarını bilmek son derece önemlidir.
Kur'an, ve sünnet ve Nehcü'l Belağa bize, bu konuyu analiz etmemiz için yardım edebilecektir kaynaklar, ancak burada asıl eksen alacağımız kaynak Nehcü'l Belâğâ olacaktır. Nehcü'l Belâğâ da yer alan kasia konuşmasında bu konuyla ilgili şu sözlere dikkat çekmemize işaret edecektir ; " Gerçekten, eğer Allah birine kibirli olma hakkı verseydi, onu peygamber'i veya vekili seçerdi. Ancak Allah kibirden hoşlanmaz ve alçak gönüllülüğü sever. Allah insanların alçak gönüllülüklerini sınamak için onları yüzüstü süründürdü ve diğer insanların gözünde küçülttü. Allah insanları açlıkla, zorlukla, korkuyla ve endişeyle dener."
Burada Mü'minlerin Emir'i İmam Ali ( a.s. ) kibir ve durur hakkında konuşur v Allah'ın bu iki özelliği sevmediğini belirtir. Bu yüzden peygamberler de iki yüzlülük ve kibirden nefret ederler ve alçak gönüllülüğü severler. Bundan dolayı da ezilenler asla gururlanmadılar ve yüce Kur'an'ın isteklerini kendilerine anayasa gibi yerine getirirler Kur'an şöyle buyurmaktadır :
" Onlara acıyarak alçakgönüllülük kanadını ger ve de ki : ' Rabbim, onlar beni küçükken nasıl terbiye ettilerse Sen de onları esirge." ( İsrâ Süresi : 24 ).
Mü'minlerin Emiri'nin sözlerine dayanarak peygamberlerin toplumun ezilen kesiminden çıktıklarını söyleyebiliriz. Onlar bu ezilmiş kesimin acılarını tanıyorlar ve biliyorladı: Mesele onlar açlığın ne olduğunu iyibiliyorlardı, çünkü Allah onları açlıkla denemişti, " Allah'ım senin bana göndereciğine ihtiyaçım var." Bu alıntıya dayanarak şunu söyleyebiliriz ; Hz. Msa ( a.s. ) açtı ve bu duası ile Allah'ın ona açlığını giderebileceği bir şeyler vermesini istiyordu. Yani peygamberler aç ve ezilmiş insanların halini biliyorlardı. Onlar hayatın tüm acılarını tatmış insanlardı. Onlar soğukta, sıcakta, tüm zor amansız şartlarda çalışmanın ne demek olduğunu iyi biliyorlardı. Zorluk nedir biliyorlardı.
Utançlık ve korkutulmuş olma, ezilmiş insanların temel özelliğidir. Onlar gelecekleri ve kaderleri başkalarin ellerinde olduğundan korku içindeydiler. Mevcut durum ve gelecek için endişelidirler.
Onlar ezilmeyi, yokedilmeyi beklerler. Aynı şekilde peygamberler de bu korkuları yaşamışlardır ve tatmışlardı. Gerçekte, peygamberler aniden saraylarından çıkarak, halkı devrime çağıran şımarık insanlardan değildirler. Onlar da toplumun diğer ezilen fertleri gibi açlık kıtlık çektiler ve celalet yaşadılar ve ancak bundan sonra peygamber oldular.
Peygamberlerin Masumiyetini İspatlayan Nakli Deliller -3
Nübüvvet Felsefesi -5
Ulül Azm Peygamberler
RESULLER VE MELEKLER HAKKINDAKİ İNANÇ
Nübüvvetle İlgili Hükümler