Kur'an'da Ahde Vefa –3
İslam’ın ahde vefaya verdiği önem, gerek Müslümanlara gerekse de Müslüman olmayanlara karşı verilen sözü yerine getirme ve anlaşmalara bağlı kalmadaki titizlik, insanlık tarihi boyunca hiçbir dönemde yaşanmayan güzelliklerin İslam’ın hakim olduğu dönemde yaşanmasına sebep olmuştur.
“Gerçekten müminler kurtuluşa ermiştir; Yine onlar (o müminler) ki, emanetlerine ve ahitlerine riayet ederler” (Mü’minun Suresi 1 ve 8)
Allah Teâlâ mü’minlerin, yani Kur’an toplumunun kurtuluşa erdiğini bildirerek büyük müjdeyi ilan etmektedir. Emanet ve ahitlerle ilgili ayete gelince Seyyid Kutup konuyu şöyle bir yorumla açıklamaktadır “Aynı şekilde bağlı kalınması gereken ilk antlaşma fıtrat antlaşmasıdır. Bu antlaşmayı yüce Allah, insan fıtratı ile kendi varlığına ve birliğine iman etmesi şartı ile gerçekleştirmiştir. Bütün sözleşme ve antlaşmalar bu ilk antlaşmaya dayanır. Bu yüzden mü'min, yaptığı bütün sözleşmelerde Allah'ı şahit tutar. O'na bağlılık içinde Allah korkusunu göz önünde bulundurur.”
Emanete bağlı kalma ve akitleri yerine getirmenin Kur’an toplumunun en bariz özelliklerinden olduğu yukarıda ifade edilmişti. Zaman ve şartlar ne olursa olsun Müslümanlar sorumluluklarını yerine getirmekle yükümlüdür. İslam’ın hakim olmadığı yerde de Müslümanların sorumlulukları devam eder. Müslümanların varlığı toplumlarda güven ve huzurun hakim olmasına yol açar. Bu vasıfların icrası aynı zamanda Müslümanların hal diliyle insanlara hitabı ve tebliği olup, ön ayak oldukları güzelliklerin topluma hakim olmasıyla insanların İslam’a doğru cezp edilmesine sebep olurlar.
“Hacc-ı ekber (en büyük hac) gününde Allah ve Resûlünden insanlara bir bildiridir: Allah ve Resûlü müşriklerden uzaktır. Eğer tevbe ederseniz, bu sizin için daha hayırlıdır. Ve eğer yüz çevirirseniz bilin ki, siz Allah'ı âciz bırakacak değilsiniz. (Ey Muhammed)! o kâfirlere elem verici bir azabı müjdele! Ancak kendileriyle antlaşma yaptığınız müşriklerden (antlaşma şartlarına uyan) hiçbir şeyi size eksik bırakmayan ve sizin aleyhinize herhangi bir kimseye arka çıkmayanlar (bu hükmün) dışındadır. Onların antlaşmalarını, süreleri bitinceye kadar tamamlayınız. Allah (haksızlıktan) sakınanları sever.” (Tevbe Suresi 3-4)
Muhataplar hangi din ve düşünceye sahip olurlarsa olsunlar, ahde vefada bulunup ihanete kalkışmadıkça anlaşma ve ahitlerin geçerli olduğu, Müslümanların bütün içtenlikle buna bağlı olacağı ifadesi, İslam’ın verdiği güvene ve insanlara sunduğu güzelliklere işaret eder. Arap yarımadasının İslam’ın bayrağı altında toplandığı, şirkin kökünün kazılmaya başlandığı bir dönemde Allah Teala’nın, Müslümanların ahde vefadaki olgunluk ve büyüklüğünü gözler önüne sermesi ve anlaşmaların belirlenen tarihe kadar geçerliliğinin garanti edilmesi, Kur’an toplumunun ahde bağlılıktaki hassasiyetinin ulaştığı boyutları haber vermesi açısından önemlidir.
Taqrib
Kur'an'da Ahde Vefa –2
Kur'an'da Ahde Vefa –1
Kurânda İbadetin Felsefesi
Kur’an Bizden Ne İstiyor?
Kur’an’ın Şefaat Ve Şikayeti