Yüce Allah’a Bazı Yakınlaşma Yolları -2
Buradan da anlaşıldığı üzere Allah-u Teala müminlerin birbirleri hakkındaki hüsn-ü zannını da onaylamıştır ve de onu gerçekleştirecektir. Bu onayladığı hususlardan biri de bir ölüden hayır ve iyilik dışında bir şey görmediğine dair şahadette bulunan kimseleri onaylamasıdır. Onlar bu tanıklıklarıyla sadece hüsn-ü zanda bulunduklarını ilan etmekle kalmamış ve ondan hayır dışında bir şey görmediklerini de dile getirmişlerdir. Bir hadiste şöyle yer almıştır:
“Allah onların tanıklığını reva görmüştür ve dolayısıyla da şahadette bulunanlara ve hakeza dünyadan göçen kimseye bu tanıklık sebebiyle hayırlı mükâfat verecektir.”
Bu esas üzere hüsn-ü zan, Allah’ın hem hüsn-ü zanda bulunan şahsa ve hem de kendisine hüsn-ü zan’da bulunulan kimseye o hüsn-ü zannı gerçekleştirmeye neden olmaktadır. Meğerki ikinci şahıs hakkında bunun gerçekleşmesine engel olan güçlü bir engel ortaya çıksın. Bu durumda ise, Allah onu sadece hüsn-ü zanda bulunan kimse hakkında icra eder. Nitekim bazı rivayetlerde şöyle okumaktayız: “Bir şahıs, herhangi bir şahsa iyi olduğunu sandığı için ikramda bulunacak olursa, Allah bu sebeple onu cennete sokar. Her ne kadar ilahi ilimde o ikram edilen şahıs cehennem ehli olsa da.”
Burada hüsn-ü zannın icra edilmesinin engeli sadece zanlı hakkında söz konusudur. Bu esas üzere Allah, sadece zan eden kimse hakkında bu hüsn-ü zannı gerçekleştirmiştir.
Velhasıl her kim, bu ilahi emirle, yani iman kardeşlerine oranla hüsn-ü zanda bulunmakla amel edecek olursa, asla ümitsiz geri dönmez. Zira ya bu kimsenin zannı onaylanır ve ilahi rahmet esasınca gerçekler, onun zannettiği gibi olur veya en azından bu zannı kendisi hakkında icra edilir. Bu durumda ise zannının gerçeklerle uyuşmamasının kendisine hiçbir zararı olmayacaktır.
Bu müminlere hüsn-ü zanda bulunmanın büyük bir kapısı konumundadır. Hatta cemaat namazının kabulü de bu esas üzeredir. Zira namaz kılan kimseler, cemaat namazında imama hüsn-ü zanda bulunmaktadırlar. Bu yüzden de onu kendileri ile Allah arasında vasıta karar kılmışlardır. O halde, Allah da onların isteğine icabet eder ve cemaat imamına duyulan hüsn-ü zan vasıtasıyla hepsinin namazını kabul eder. Aynı şekilde müminin yediği bir yiyeceğinden teberrük niyetiyle istifade eden veya herhangi bir niyetle zemzem suyunu içen kimse hakkında da aynı gerçek söz konusudur. Nitekim Şehid-i Evvel ve Şehid-i Sani (r.a) gibi büyüklerin de belirttiği gibi bazı kimseler, dini ve dünyevi amaçlarına ulaşmak için bu zemzem suyundan içmişler ve hedefine ulaşmışlardır. Velhasıl hüsn-ü zan hakkındaki nasibini elde et. Nitekim bazı dualarda rızık olarak Allah’tan şöyle istenmiştir: “Ey Allah’ım! Bizi senin hakkında yakin ve hüsn-i zanda bulunmakla rızıklandır.”
Allahın Varlığı-3
Es-Selam
SAMED
Gözler Onu Göremez
Allah Ancak Kendisiyle Bilinir