Yüce Allah’a Bazı Yakınlaşma Yolları -1
Allah’a yakınlaşma yolları insanların nefisleri sayısıncadır. Bu yüzden insanlardan her biri için bütün insanların sayısınca yollar vardır. Dolayısıyla bütün her şeyi kaplamış olan bu ilahi rahmetten mahrum kalan kimse zavallı kimsedir.
Bütün bu yollardan en kolayı ve en faydalı sonuçlar veren yol ise Allah hakkında hüsn-ü zan içinde olmaktır. Zira Allah’ın insanlara davranışı, onların kendisi hakkındaki zanları ile uyum içindedir. Eğer kul Allah’a hüsn-ü zan içinde olursa hayır ve iyilik mükâfatını elde eder. Eğer su-i zanda bulunursa, o zaman da kötü bir sonuç elde eder.
Ne yazık ki insanlar nefis ve şeytanın aldatması neticesinde Allah hakkında su-i zan içine girmeye adet edinmişlerdir. Bela ve musibetlerin alametlerini görür görmez, hemen ümitsizliğe kapılarak kötü düşünmeye başlamakta ve buna yakin etmeye başlamaktadır. Kaçındıkları kötü etkileri de kendilerine geri dönmektedir. Bu tür kötü düşünceler, Allah’a su-i zanda bulunmanın nişanesidir. Bu su-i zan ise, Allah’ın kuluna kötü zannı gereğince davranmasına ortam sağlamaktadır. Meğer ki Allah’ın affına uğramış olsun. Resul-i Ekrem (s.a.a) iyimserliği seviyor, kötümserlikten nefret ediyordu. Revze-i Kafi’de yer alan bir rivayet esasınca da kötümserliğin etkileri, insanın inançlarıyla uyum içindedir. Eğer insan bir musibeti zor ve kesin gerçekleşecek bir olay olarak görecek olursa, gerçekten de o kendisine zor ve çetin gelecektir. Ama o musibeti hafif görür ve itinasız davranırsa, bu durumda şiddet ve zorluk görmeyecektir. Bu yüzden Ehl-i Beyt taraftarı olan müminler Allah hakkında hüsn-ü zan içinde olmaya kendilerini alıştırmalı ve az işleri karşısında Allah tarafından büyük bir lütuf ve nimet ile ödüllendireceğini ümit etmelidir.
Allah-u Teala kulların değersiz amelleri karşısında birçok ödüller verir. Sen Allah’tan ne kadar ümitli olursan Allah ondan daha yücedir. Zira senin zannının bir sonu vardır. Ama Allah’ın lütuf ve kereminin sonu yoktur. Allah sana, senin zannının yanında olduğunu bildirmiştir. Müminlerin Emiri Hz. Ali (a.s) ise şöyle buyurmuştur:
“Her kim sana karşı iyi bir zanda bulunacak olursa, sen zannını doğrulayarak, senin hakkındaki zannı esasında ona davran.”
Büyük Allah insanlardan velilerinin diliyle kendi hakkında başkalarının hüsn-ü zanda bulunmasını onaylamasını istediğine göre, şimdi kendisi bu işe daha layıktır. Hatta bundan da öte rivayetlerden şöyle anlaşılmaktadır: “Allah-u Teala her şeye (sadece kendisine değil) hüsn-ü zanda bulunmayı onaylamış ve işi de kendisine hüsn-ü zanda bulunması esasınca yürütmektedir.”
Adeta böyle bir hüsn-i zan, Allah’a hüsn-ü zanda bulunmanın örneklerinden biridir. Zira bütün hayırların Allah-u Teala’dan olduğu düşünülecek olursa bir şahıs hakkında yapılan hüsn-ü zan da Hak Teala’nın o hayrı hüsn-ü zanda bulunduğu kimseye verdiği anlamına gelmektedir. Bu anlam açık bir şekilde rivayetlerde de yer almıştır. Örneğin: “Her kim bir taşa dahi hüsn-ü zanda bulunacak olursa Allah onda bir sır karar kılar.” Ravi şaşırarak, “Taşa mı?” diye sorunca, İmam şöyle buyurmuştur: “Hacer’ul Esved’i görmüyor musun?”
Akıl ve Allahı Tanımak-2
Allah ile Konuşmak!
Tevhit Felsefesi -2
Allah Kahirdir-2
Hayyul Kayyum-3