ŞAİR AVFİ -2
Bundan dolayı da onun kitabı sadece edebî açıdan değil diğer açılardan da özellikle tarih açısından büyük bir önem ve değer taşır. Bu önem, Cevâmi‘u’l-Hikâyât’ın daha sonraları Emin Ahmed-i Râzî’nin Heft İklim’de, Minhâc-i Sirâc’ın Tabakât-i Nâsırî’de, Kazvînî’nin ‘Acâyibu’l-Mahlukât’ta, Hindûşah’ın Tecâribu’s-Selef’te, Hamdullah-i Mustavfî’nin Târîh-i Guzîde ve Nuzhetu’l-Kulûb’da ve diğer birkaç güvenilir yazarın yararlanma konusu olmuştur. Bu eser üç kez Türkçe’ye tercüme edilmiştir.
Zamanın söz üstatlarının süslü ve sanatlı inşa ile uğraşma geleneği olduğu üzere, bu kitabın dibacesinin kimi konuları bir kenara bırakılacak olursa kitabın diğer kısmının tam bir sadelik ve akıcılık içinde olduğu görülür. Elbette Arapça kelime ve kavramlar bu sade inşanın içinde sıkça göze çarpmaktadır. Ancak bunların kullanılması, yazarın edebî konumunu belirleme noktasında kullanılmamış, aksine VI/XII. yüzyıl sonları ve VII/XIII. yüzyıl başlarında Farsça lehçesinde etkin olan ve bir bakıma dilin bir parçası halini almış olan kelime ve kavramlardır.
Lubâbu’l-Elbâb: Bu kitap, VII/XIII. yüzyıl başlarına denk gelen İran şairleri tezkiresidir. Lubâbu’l-Elbâb iki cilttir. Birinci cilt, yazarın yaşadığı zamana dek padişahlar, vezirler, Sadrâzam ve alimler arasından çıkmış olan şairlerin yaşamını konu alır. İkinci cilt, Tâhirîler döneminden yazarın Nâsıreddîn-i Kubâçe’nin saltanat sarayında kitabı yazdığı zamana dek gelen İran saraylarına mensup İranlı şairlerin hayatını konu alır. ‘Avfî, bu kitapta Cevâmi‘u’l-Hikâyât’tan çok daha fazla, sözü süslemeye yönelmiş ve isimlerini zikrettiği şairler konu¬sunda la¬kaplarını, sıfatlarını, unvanlarını hatta doğumları ve menşeleri ile ilgili olarak seci, vezinli ve sanatlı cümleler kullanmıştır. Bu yüzden Lubâbu’l-Elbâb’ı yazı üslubu açısından Fars dilinin sanatlı eserleri arasında görmek gerekir. Bununla birlikte her bir şairin hayatının mukaddime kısmı bir kenara bırakılacak olursa yine Cevâmi‘u’l-Hikâyât kitabındaki tarzda olduğu gibi ‘Avfî’nin normal ve sade üslubu ile karşılaşılır. Lubâbu’l-Elbâb’ın önemi, sadece İran’ın Farsça söyleyen şairlerin hayatı konusundaki mevcut tezkirelerin en eskisi olması açısından değil, yazarın bir çok memleketler gezip buralarda divanları henüz yayınlanmadan Moğol saldırısına uğrayıp ortadan kaldırılan çağdaş bir çok şairi tanımış ve onların hayatlarını, eserlerinden örnekleri kitabında zikredip koruması ve bu yolla Moğol saldırıları döneminde Fars şiirinin durumunu açıklamış olması açısından da son derece önemlidir.
‘Avfî’nin Lubâbu’l-Elbâb’a yazdığı mukaddime, özellikle VI/XII. yüzyıl sonları ve VII/XIII. yüzyıl başlarında revaçta olan şairane düşüncelere yakın olan nesir üslubunun güzel bir örneğidir. Bu güzel mukaddimenin sonunda, ‘Avfî, yazılı sözün nazım ve nesre ayrılma sebebini açıklar ve kitabın yazılış sebebinden söz eder.
Tercimetu’l-Ferec Ba’de’ş-Şidde: Bu kitabı aslında Kadı Ebû Ali Muhsin b. Ali b. Muhammed b. Dâvud et-Tenûhî (ö.384/994) Arapça olarak yazmış, ‘Avfî ise bunu Farsça’ya tercüme etmiştir. Bu konuda Cevâmi‘u’l-Hikâyât’ın dördüncü cildinin yedinci bölümünde şöyle der: “ve Kadı Muhsin-i Tenûhî, Tercimetu’l-Ferec Ba’de’ş-Şidde’yi bu anlamda telif etmiştir. Bu rağbet edilen bir kitap olup müellif, o kitabı Farsça’ya tercüme etmiştir. Hikayelerin bir çoğu bu kitabın satırları arasında yer almaktadır”. ‘Avfî’nin kendisinin de söylediği gibi, Ferec Ba’de Şidde’nin bir çok hikayesi, Cevâmi’u’l-Hikâyât’ta aktarılmıştır. Bu kitabın bir başka tercümesi de daha sonraları Huseyn b. Es‘ad b. Huseyn-i Dehistânî-yi Mueyyedî tarafından VII/XIII. yüzyılın ikinci yarısında yani ilk tercümeden yaklaşık yarım yüzyıl sonra yapılmıştır.
ŞAİR AVFİ -1
Şair Menüçihri -1
Suhreverdi’nin Hayatı ve Eserleri -5
Suhreverdi’nin Hayatı ve Eserleri -4
Suhreverdi’nin Hayatı ve Eserleri -3
Suhreverdi’nin Hayatı ve Eserleri -2