Arkadaşlık (5)
ـ ثَلاثَةٌ يُوجِبْنَ الْمَحَبَّةَ: الدّينُ، وَ التَّواضُعُ، وَ السَّخاءُ.
Üç şey dostluğa sebep olur: Din (dindarlık), tevazu ve cömertlik. /4678
ـ ثَلاثٌ يُوجِبْنَ الْمَحَبَّةَ: حُسْنُ الخُلْقِ، وَ حُسْنُ الرِّفْقِ، وَ التَّواضُعُ.
Üç şey dostluğun sebebidir: Güzel ahlak, (insanlarla) iyi geçinme ve tevazu. /4684
ـ خَيْرُ الاِخْتِيار مُوادَّةُ الأخْيارِ.
İyilerle dost olmak en iyi seçimdir. /4982
ـ رَأسُ العَقْلِ التَّوَدُّدُ إلَي النّاسِ.
Halkla dost olmak aklın başıdır. /5246
ـ رُبَّ مُتَوَدِّدٍ مُتَصَنِّعٍ.
Nice dostlar var ki dostlukları yapmacıktır. /5277
ـ سَلُوا القُلُوبَ عَنِ الْمَودّاتِ: فَإنَّها شَواهِدُ لاتَقْبَلُ الرُّشا.
Dostlukları kalplerden sorun; zira kalpler, rüşvet kabul etmeyen tanıklardır. /5641
ـ صِحَّةُ الوُدِّمِنْ كَرَمِ العَهْدِ.
Gerçek dostluk ahdin yüceliğindendir. /5815
ـ فِي الضّيقِ وَالشِّدَّةِ يَظْهَرُ حُسْنُ المَوَدَّةِ.
Dostluğun güzelliği, iyi ve kötü günlerde belli olur. /6511
ـ كُلُّ مَوَدَّةٍ مَبْنِيَّةٍ عَلي غَيْرِ ذاتِ اللهِ ضَلالٌ وَ الاِعْتِمادُ عَلَيْها مُحالٌ.
Allah'ın dışında bir şey üzerine kurulan dostluk sapıklıktır ve ona asla güvenilmez. /6915
ـ كُنْ لِلْوُدِّ حافِظاً وَ إنْ لَمْ تَجِدْ مُحافِظاً.
Koruyucu bulmasan da (sen) dostluğu koru. /7175
ـ مَنْ خَلُصَتْ مَوَدَّتُهُ اُحْتُمِلَتْ دالَّتُهُ.
Dostluğu halis olanın nazı çekilir. /8003
ـ مَنْ وادَّ السَّخيفَ أعْرَبَ عَنْ سَخَفِهِ.
Aklı az olanla dostluk kuran, kendi aklının azlığını ortaya koyar. /8229
ـ مَنْ وادَّكَ لأمْرٍ وَلّي عِنْدَ اِنْقِضائِهِ.
Allah için değil de işinden dolayı seninle dost olan, işi bittikten sonra sırt çevirir. /8552
ـ مَا اسْتُجْلِبَتِ الْمَحَبَّةُ بِمِثْلِ السَّخاءِ، وَ الرِّفْقِ، وَ حُسْنِ الخُلْقِ.
Dostluğu kazandıran en önemli etkenler; cömertlik, iyi geçinmek ve güzel ahlaktır. /9561
ـ ما أخْلَصَ الْمَوَدَّةَ مَنْ لَمْ يَنْصَحْ.
Nasihat etmeyen, dostluğunda sanimi değildir. /9580
ـ مَوَدَّةُ ذَوي الدّينِ يَطيئَةُ الإنْقِطاعِ، دائِمَةُ الثَّباتِ وَ الْبَقاءِ.
Dindarların dostluğu; geç kesilen kalıcı ve bâkidir. /9806
ـ مَوَدَّةُ الأحْمَقِ كَشَجَرَةِ النّارِ، يَأْكُلُ بَعْضُها بَعْضا.
Ahmağın dostluğu, ateşe atılmış ağaç gibidir, kendi kendisini yer. /9827
ـ مَوَدَّةُ الْحَمْقي تَزُولُ كَما يَزُولُ السَّرابُ، وَ تُقْشِعُ كَما يُقْشِعُ الضَّبابُ.
Ahmakların dostluğu, serabın kaybolduğu gibi kaybolur ve bulutların yeryüzünde sis olarak dağıldığı gibi dağılır gider. /9828
ـ مَوَدَّةُ الْجُهّالِ مُتَغَيِّرَةُ الأحْوالِ وَ شيكَةُ الاِنْتِقالِ.
Cahillerin dostluğu değişkendir çabucak değişiverir. /9833
ـ مَوَدَّةُ العَوامِّ تَنْقَطِعُ كَانْقِطاعِ السَّحابِ، وَ تَنْقَشِعُ كَما يَنْقَشِعُ السَّرابُ.
Avamın dostluğu, bulutların dağıldığı gibi dağılır; serap gibi yok olur. /9872
ـ وُدُّ أبْناءِ الدُّنْيا يَنْقَطِعُ لانْقِطاعِ أسْبابِهِ.
Dünya çocuklarının (bağlı olanların) dostluğu, bağlılık sebeplerinin kesilmesiyle kesilecektir. /10117
Gureru’l-Hikem ve Dureru’l-Kelim
Arkadaşlık (4)
Arkadaşlık (3)
Arkadaşlık (2)
Arkadaşlık (1)
Dostluk ve Arkadaşlık-3