Arkadaşlık (1)
Hz. Ali (a.s) minbere çıktığında şöyle buyurdu:
“Müslüman bir kimse üç kimseyle dost ve arkadaş olmaktan kaçınmalıdır:
1- Laubali.
2- Ahmak (aklı az olan).
3- Yalancı.
Laubali bir kimse, işini sana güzel göstermeye çalışır ve senin de onun gibi olmanı ister. Böyle bir kimse, dünya ve ahiret işlerinde sana yardımcı olmaz. Onunla dost ve arkadaş olmak cefa ve taş yürekliliğe sebep olur; onun senin yanına gelip gitmesi ise utanç vesilesidir.
Ahmağa gelince; ondan sana bir hayır ulaşmaz; sorunları gidermesi, çaba gösterse dahi ondan beklenmez; yarar ulaştırmak istese, (ahmaklığından dolayı) sana zarar verir; o halde onun ölümü, hayatından daha hayırlıdır; susması konuşmasından daha iyidir; uzaklığı, yakın olmasından daha güzeldir.
Yalancıya gelince; onunla yaşamak asla sana tatlı olmaz; senin sözünü başkasına götürür ve onların sözlerini de sana getirir; bir sözü bitirdiğinde, başka bir söze başlar; bazen doğru da konuşur ama halk sözüne inanmaz; halkın arasını bozmaya çalışır ve gönüllerde kin icat eder. O halde Allah’tan korkun ve kendiniz için kimlerle dost olacağınıza bakın.”.[1]
ـ مُعاشَرَةُ ذَوِي الفَضائِلِ حَياةُ القُلُوبِ.
Fazilet sahibi insanlarla dost olmak kalplerin hayat kaynağıdır. /8769
ـ لا يَكُنْ أهْلُكَ وَذُو وُدِّكَ (ذَوُوكَ) أشْقَى النّاسِ بِكَ.
Dost ve arkadaşlarının senin sebebinle halkın en talihsiz insanları olmasına neden olma! /10199
ـ لا تُوحِشَنَّ أمْرَءً يَسُوءُكَ فِراقُهُ.
Senden kopmasını istemediğin kimseyi (kendin) koparma. /10262
ـ يُبْتَلى مُخالِطُ النّاسِ بِقَرينِ السُّوءِ, وَمداجاةِ العَدُوِّ.
Halkla iç içe olan kimse kötü dostla oturmaya ve düşmanla dostça geçinmeye müptela olur. /11017
ـ أبْقِ يُبْقَ عَلَيْكَ.
Bırak ki, sana da bırakılsın. /2269
ـ اِخْلِطِ الشِدَّةَ بِرِفْقٍ, وَارْفُقْ ما كانَ الرِّفْقُ أوْفَقَ.
Hiddeti şefkatle yoğur, uygun olduğu sürece de şefkatli ol. /2385
ـ أَشْعِرْ قَلْبَكَ الرَّحْمَةَ لَجَميعِ النّاسِ وَ الإحْسانَ إلَيْهِمْ, وَلا تُنِلْهُمْ حَيْفاً ,وَلا تَكُنْ عَلَيْهِمْ سَيْفاً.
Bütün halk için şefkati ve ihsanı kalbinde şiar edin; onların hakkını çiğneme ve başlarında kılıç olma. /2392
ـ اُذْكُرْ أخاكَ إذا غابَ بِالَّذي تُحِبُّ أنْ يَذْكُرَكَ بِهِ وَ إيّا كَ وَما يَكْرَهُ, وَدَعْهُ مِمّا تُحِبُّ أنْ يَدَعَكَ مِنْهُ.
Dostunun olmadığı (yerde) onun seni nasıl anmasını istersen sen de onu öyle an. Sevmediği şeyi (yapma), onun senin için bırakmasını (söylemesini) istemediğin şeyi, sen de onun hakkında bırakma (söyleme). /2393
ـ اسْتَقْبِحْ مِنْ نَفْسِكَ ما تَسْتَقْبِحُهُ مِنْ غَيْرِكَ, وَارْضَ لِلنّاسِ بِما تَرْضاهُ لِنَفْسِكَ.
Başkası için kötü bildiğin şeyi kendi nefsin içi de kötü bil. Kendin için razı olduğun şeyi halk için de iste. /2399
ـ قِلَّةُ الخُلْطَةِ تَصُونُ الدّينَ, وَ تُريحُ مِنْ مُقارَنَةِ الأشْرارِ.
Az dostluk dini korur; kötülerin yakınlaşmasından rahatlatır. /6771
Gureru’l-Hikem ve Dureru’l-Kelim
[1] - Bihar, c. 74, s. 205
Dostluk ve Arkadaşlık-3
Dostluk ve Arkadaşlık-2
dostluk ve Arkadaşlık-1