Kadın ve Mehir (1)
İnsanoğlunun vahşi bir hayat sürdürdüğü ve insan topluluklarının kabileler halinde yaşadığı tarih öncesi çağlarda aynı soydan gelenler birbiriyle evlenmez bilinmeyen sebeplerle buna izin verilmezmiş. Evlenmek isteyen gençler, eşlerini kendi kabileleri dışındaki kabilelerin birinden seçmek zorundaymış. Bu sebeple eş seçmek isteyenler, kendi kabilelerinden ayrılıyor ve diğer kabilelere gidiyorlarmış.
O çağlarda erkek, üreme ve çocuk yapma hadisesinde kendisinin de rol oynadığını, yani onunla kadının birleşmesi soncu çocuğun dünyaya geldiğini bilmediğinden çocukları kendi çocukları olarak değil, karısının çocukları olarak bilirmiş. Erkek, çocuklarla kendisi arasındaki benzerliği seziyor, fakat bunun sebebini bilmiyormuş.
Doğal olarak çocuklar da kendilerini babanın değil, annenin çocuğu olarak görüyorlarmış ve soylar babaya değil, anneye tanınırmış. Erkekler kısır yaratıklar olarak kabul ediliyorlarmış Evlilikten sonra da kadının, kendisiyle arkadaşlık etmeye ve fiziki enerjisinden faydalanmaya ihtiyaç duyduğu biri kadının kabilesinde tufeyli bir yaşam sürdürüyormuş. Tarihçiler bu döneme "anar kil" dönem demişlerdir.
Çok geçmeden erkek kendisinin üreme olayında rolü olduğunu anladı ve çocuğun asıl sahibi olarak kendisini gördü. Artık erkek kadına değil, kadın erkeğe itaat ediyordu Evin reisi de erkekti. Buna da "ataerkil" dönem denildi.
Aynı kandan olanların evliliği bu dönemde de normal görülmüyor ve erkek, eşini diğer kabileler arasından seçerek kendi kabilesine getiriyordu. Ancak kabileler arasında sürekli savaş ve çatışma hüküm sürdüğünden, erkek, seçtiği kızı kaçırmak zorundaydı. Yani genç erkek, diğer kabileden beğendiği kızını kaçırarak onunla evlenebiliyordu.
Giderek savaşın, yerini barışa bıraktığı bir dönem geldi. Şimdi muhtelif kabileler birbiriyle çatışmaksızın barış içinde bir arada yaşayabiliyordu. Kız kaçırma geleneği bu dönemde bozulmuş oldu. Evlenmek isteyen erkek, beğendiği kızın kabilesine giderek kızın babasının yanında ırgatlık yapıyor ve bir süre kayınpederine çalışıyordu.
Kayınpeder, bu hizmetine karşılık kızını ona veriyor, o da hanımını alıp kendi kabilesine dönüyordu.
Derken gelirler arttı, servet çoğaldı. Erkek, kızı almak için yıllar boyu kayınpederine ırgatlık yapacağına ona münasip bir hediye vererek kızını almanın daha akıllıca olacağını anladı ve böylece "mehir" denilen şey ortaya çıkmış oldu.
Şimdi meseleyi özetleyelim: İlk dönemde erkek, kadının tufeylisi ve onun hizmetçisi durumundaydı. Bu dönemde kadın erkeğe hükmediyordu. Bir merhale sonra egemenlik erkeğin eline geçiyor ve erkek, evlenmek istediği kızı, mensup olduğu kabileden kaçırıyor.
Üçüncü merhalede erkek artık kadını kaçırmıyor ve onunla evlenebilmek için müstakbel kayınpederine yıllarca ırgatlık ediyor.
Kadın ve Mihir
Kadın ve Evlilikteki Özgürlüğü
Başarılı Bayan
Kadının Erkeğin Yaşantısındaki Etkisi
Kadın güldür