• Nombre de visites :
  • 918
  • 8/1/2012
  • Date :

Millî Beraberlik (1)

millî beraberlik

Millet, bir toprak parçası üzerinde tek devlet olarak nesiller boyunca ortak yaşamış halka denir. Genellikle bir milletin fertleri dilde, dinde, geleneklerde ve tarihte ortak yönlere sahiptirler ve bunların toplamı topluma diğer toplumlardan farklı bir hüviyet kazandırır

İslâm'da, günümüzün siyasal ve coğrafî millet kavramı yerine, ümmet kavramı vardır. Bütün Müslümanlar, İslâm ümmetini oluştururlar. Hepsinin hâkimi Allah'tır, Kur'ân ve Hz. Peygamber'in (s) sünneti bu ümmetin temel kanunlarıdır. İran milletinin özellikleri, Anayasa'daki tanımıyla şunlardır.

1. Resmi Dil ve Alfabe:

İran'da muhtelif dillere ve lehçelere sahip pek çok kavim yaşamaktadır: Fars, Arap, Türk, Beluç vs gibi. 15'inci maddeye göre:“İran halkının resmî ve ortak dili ve yazısı Farsçadır. Senetler, resmî metinler ve ders kitapları bu dil ve yazı ile olmalıdır. Ancak mahallî ve kavmî dillerden başında ve kitle haberleşme araçlarında yararlanma ve okullarda o dilin edebiyatının öğretilmesi Farsçanın yanında serbesttir.”‌

Tek bir resmî dilin zorunluluğu, millî birliğin sağlanması ve devlet ve millet işlerinin idarî, ticarî ve basın-yayın alanında icrası için zorunludur. İran halkının çoğunluğu Farsça konuşmakta, diğerleri de Farsçayı anlayabilmektedir.

Fars dili, İranlıların İslâm'ın zuhurundan sonra konuştuğu dildir. Harfleri 4 harf hariç, Arapçanınkilerle aynıdır.

Pek çok ilmî ve edebî eser İran tarihi boyunca bu dilde yazılmış, dünya kültürüne pek çok edebî ve kültürel hazine bu dilde kazandırılmıştır. Firdevsî'nin Sahnâmesi, Mevlânâ'nın Mesnevî'si, Sa'dî'nin ve Hâfiz'in şiirleri gibi eserler. Bununla birlikte,İran'da Arapçaya da çok önem verilmektedir. 16'nci maddeye göre:

“Kur'ân ve İslâmî ilimler ve maarif dili Arapça olduğuna ve Fars edebiyatı tamamen bu dille karışmış bulunduğuna göre, Arapçanın ilköğretimden sonra ve orta dönemin sonuna kadar her sınıf ve dalda öğretilmesi gerekir.”‌

Arapça İslâm dünyasında, farklı dilleri konuşan İslâm ümmetinin birbirlerini anlayabilmeleri sağlayacak ortak bir dil olabilir.

İranlılar Arap gramerinin düzenlenip yazılmasında ve lûgat çalışmalarında çok önemli roller üstlenmişlerdir. (Örneğin Sibeveyh nahiv ilminde, Taftazanî sarf, meânî ve beyânda, Firuzâbâdî de lûgat ilminde) Fahru'r-Razî'nin Tefsîr-i Kebîr'i, Zemahşerî'nin Keşşâf'i, Tabersî'nin Mecmau'l-Beyân'i, ve Tâbâtâbâî'nin el-Mîzân'i, İranlı âlimlerce yazılmış olan muteber tefsîrlerdendir. İranlılar, hadîslerin toplanmasında da öncü idiler. Sözgelimi, Şîîlerden Şeyh Müfîd, Şeyh Sadûk ve Şeyh Tûsî'yi, Ehl-i Sünnet'ten de Buharî, Müslim, Hâfiz Ebû Nuaym ve Hakîm-i Nisaburî'yi örnek gösterebiliriz.

Tıp, astronomi, matematik ve felsefe âlimleri olan Fârâbî, İbni Sînâ, Bîrûnî, Gazâlî ve Nasiruddîn Tûsî de Farsça konuşuyorlardı. Bu şahsiyetler pek çok değerli Arapça esere imza attılar. Bu eserler dünyanın kadîm kültürünü zenginleştiren eserlerdi ve bu birikim Rönesans sonrası Avrupasınca tevarüs edildi.


Vahdet ne demektir ?

VAHDET VE BİRLİK

İslam Ümmeti Birliği

  • Yazdır

    Arkadaşlarına gönder

    Yorumlar (0)