Farsça Şiir Üslubu -6
Yeni üslupta dikkate değer bir diğer nokta da bilimsel düşünceler, kavramlar, olaylar ve çeşitli bilimsel konulardan yararlanma noktasında şairane tasarruflarının kullanılmaksızın şiirin içine girdiği aşırılıktır. Bu hal, kimi zaman bilimsel kitaplarda kullanıldığı üzere aklî istidlallerden yararlanmayı gerektirdi, şiiri, olması gerekenden ve beklenenden uzaklaştırdı. Bu gerekliliklere ilave olarak birçok konuda şiirlerin zor anlaşılırlığını ve hatta anlamsızlığını beraberinde getirdi.
VI/XII. yüzyılın ikinci yarısındaki şiirin dikkate değer bir diğer noktası da şairlerin güzel ve latif gazeller ortaya çıkarmaya duydukları ilgidir. Gazel, IV/X. yüzyıldan itibaren Fars şiirine girmeye başlamıştı. Fakat Enverî ve onun üslubundakiler, derin anlamlı mazmunları gazelde kullanmaya çaba gösterdiler. Onların şiirdeki üslupları sade ve tabii olduğu için de onların gazelleri ister lafız ister mana açısından olsun daha fazla bir letafet buldu. Gazeldeki bu yeni ekol, Enverî, Semâyi-i Mervezî ve onların benzeri gibi şairlerden başladı, Zahîr-i Fâryâbî ile sona erdi. Bu kesimin gazelde icat ettikleri olgunlaşma, VII/XIII. yüzyılda gazel alanında büyük şairlerin ortaya çıkıp Fars şiirinin bu türünü kemal derecesinin en üst noktasına ulaştırmalarına konu oldu.
Horâsân ve doğu şairleri kendi yeni üsluplarını icat etme ile uğraşırlarken İran’ın kuzey batı bölgelerinde de yapmış oldukları faaliyetler her yönüyle Fars edebiyatında bir yeniliğe sahip olan yeni bir grup şair ortaya çıkmıştı. Bu kesim, Âzerbaycan’ın ünlü şairleri olan Ebû’l-‘Alâ-i Gencevî, Kıvâmî-yi Gencevî, Felekî-yi Şîrvânî, Hâkânî-yi Şîrvânî, Nizâmî-yi Gencevî, Mucireddîn-i Beylakânî gibi şairlerdir.
En son zikredilmiş olan bu şairler, birkaç sebepten dolayı Farsça şiir üslubunu İran’ın diğer bölgelerinde ya da kendilerinden önce var olan şeklinden ayrı bir şekle soktular. Birinci sebep, onların ortaya çıktıkları zamana dek Fars şiiri, bazı değişim merhalelerini geçirmiş ve yeni üsluplarla karşılaşmıştı. Bu şairler Enverî, Senâî vb. gibi kimselerin eserlerini takip edebilirlerdi. İkincisi, bu şairlerin ortaya çıkış zamanının üslupları, Horâsân şairleri üslubundan farklı olan ve lafız ve mana açısından bir başka yolda giden Irak’ta ortaya çıkan şairlerin dönemine yakın olmasıdır. Üçüncüsü de bu şairler, Horâsân’ın edebî ortamından tamamen farklı ve değişik olan yeni bir bölgeden çıkmış olmalarıdır. Bu bölge, yani Âzerbaycan, birkaç sebepten dolayı Horâsân ve Mâverâunnehir’in edebî ortamından farklılık arz etmekteydi. Birincisi, bu bölgede Derî lehçesiyle aralarında çok farklılık bulunan Âzerî lehçesi kullanılmaktaydı. İkincisi, Âzerbaycan, kendi çevresinde genel olarak İran kültüründen farklı olan İran dışındaki bazı bölgelerle bulunduğu ilişkiler sonucu İran’ın diğer sosyal ortamlarından anlamca farklılık arz etmekteydi. Bir üçüncüsü de Âzerî lehçesi ve diğer doğu lehçeleri, bu kitabın birinci bölümünde İran’ın lehçelerini incelerken de gördüğümüz gibi eskiden beri Arapçayla daha fazla karışık bir haldeydi. Oysa bu karışım İran’ın doğusunda çok daha geç olmuş ve daha çok edebî dil yoluyla şekillenmişti. Arapça terkip ve kelimelerin Âzerî lehçesinde Âzerbaycan şairlerinin şiir şeklini doğu şairlerinden ayırdığı ortadadır. Özellikle Âzerbaycan şairlerinin ortaya çıkışının Arap edebiyatını İran edipleri ve şairleri arasında etkili olduğu ve onları gölgesi altında bulundurduğu bir döneme yakın olması ve Arapça kelime ve terkiplerin hadsiz hesapsız bir şekilde kullanılmasının caiz olması dönemine yakın olmalarıdır.
Farsça Şiir Üslubu -5
Farsça Şiir Üslubu -4
Farsça Şiir Üslubu -3
Farsça Şiir Üslubu -2
Farsça Şiir Üslubu -1