Kur’an’da Şartlı Nesh -2
Ancak Müslümanlar güçlendikten ve buna paralel olarak Medine ve etrafında bulunan Yahudilerin oyun ve komplolarının artmasından sonra cizye vergisini ödemeyi kabul edinceye kadar onlarla savaşılması emri geldi. İlgili ayeti kerimede şöyle deniliyor: “حَتَّى يُعْطُوا الْجِزْيَةَ عَن يَدٍ وَهُمْ صَاغِرُونَ” “Kendilerine kitap verilenlerden Allah’a ve ahiret gününe iman etmeyen, Allah’ın ve Resûlünün haram kıldığını haram saymayan ve hak din İslâm’ı din edinmeyen kimselerle, küçülerek (boyun eğerek) kendi elleriyle cizyeyi verinceye kadar savaşın.”[8]Bazıları bu bağışlama ve müsamahayı İslam’a hâkim olan bir değer olarak telaki etmişlerdir. Yani İslam’ın ruhu bağışlama ve müsamahadır. Bunun için “safh” (bağışlama) ayeti mensuh ayet olarak kabul etmiyorlar.[9]Ancak şunu da unutmamak gerekir ki, gaddar ve merhametsiz olan düşmanın haksızlık, baskı ve azarlamalarına karşı müsamahakârlık bir nevi gevşeklik ve zaaftan kaynaklanan uzlaşma olarak telaki edilebilir. Böyle bir davranış ise izzet ve onur dini olan İslam’ın ruhuna ve öğretilerine aykırıdır. Karşılık vermek için gerekli olan hazırlıkların yapılmasına kadar sabretmek ve müsamahakâr davranmak istisnai bir durumdur.Bizim bu kabil ayetleri şartlı nash kabilinden olan ayetler olarak gündeme getirmemizin sebebi şudur; şartlı olarak nesh edilen ayetler kendilerine mahsus zaman ve mekan şartlarına bağlı ayetlerdir. Herhangi bir zaman diliminde veya mekânda bu ayetlerin nazil olduğu günlerde hâkim olan şartlar tekerrür ederse bu ayetler de tekrar geçerlilik kazanmış olur ve yürürlüğe geçer. Bazı hükümleri tedrici olarak teşri eden ayetler de bu kabildendir. Dolayısıyla önce yumuşak bir ifade ile hüküm beyan edilmiş ve daha sonra ifade tarzı gelişmelere paralel olarak şiddetlenmiştir. Savaş (cihat) ile ilgili hükmü beyan eden ayetlerde olduğu gibi. Önce savaşa izin verildi: “أُذِنَ لِلَّذِينَ يُقَاتَلُونَ بِأَنَّهُمْ ظُلِمُوا وَإِنَّ اللَّهَ عَلَى نَصْرِهِمْ لَقَدِيرٌ” “Kendilerine savaş açılan müslümanlara, zulme uğramaları sebebiyle cihad için izin verildi. Şüphe yok ki Allah’ın onlara yardım etmeğe gücü yeter.”[10] Daha sonra ise Müslümanların savaşa teşvik edilmeleri ve düşmanların saldırı ve tecavüzlerine karşı misillemede bulunma ayetleri indi: “حَرِّضِ الْمُؤْمِنِينَ عَلَى الْقِتَالِ” “(Ey Peygamber!) Mü’minleri savaşa teşvik et.”[11] Ve “فَاعْتَدُوا عَلَيْهِ بِمِثْلِ مَا اعْتَدَى عَلَيْكُمْ” “kim size saldırırsa, size saldırdığı gibi siz de ona saldırın.”[12] Daha sonraki aşamada ise cihat hükmü İslam beldesinin içinde veya civarında yaşayan kâfirleri ve muannit Ehli kitabı da kapsamına aldı. Son aşamada ise kafirlere ve müşriklere karşı mutlak anlamda savaşılmasına ve görülen yerde öldürülmelerine dair hüküm nazil oldu: “فَاقْتُلُوا الْمُشْرِكِينَ حَيْثُ وَجَدتُّمُوهُمْ”
“Allah’a ortak koşanları artık bulduğunuz yerde öldürün.”[13]
Yukarıdaki ayetlerin hükmünü gerekli kılan farklı aşamaların bugünde tekerrür etmesi mümkündür. Her emir zaman ve mekan şartlarına uygun olarak geçerliliğini korur. Bunun için bu tür ayetlerde mutlak anlamda bir nesh gerçekleşmemiştir. İçkiyi aşamalı olarak haram kılan ayetler de bu kabildendir. Ayrıca aşamalı olarak teşri edilen hükümlerin hiç birinde mutlak nash söz konusu değildir. Bu ayetlerle ilgili nesh şartlı neshtir.
Taqrib
[8] Tevbe, 29
[9] Ayetullah Hoi, El- Beyan, s. 308
[10] Hac, 3ü9
[11] Enfal, 65
[12] Bakar, 194
[13] Tevbe, 5
Kur’an’da Şartlı Nesh -1
Kuran-ı Kerimin Mübarek İsimleri
Tilavet Secdesi
Sure Adları
Kur’an’da Örnekleme (4)