• Nombre de visites :
  • 693
  • 26/12/2011
  • Date :

HAYYAM -2

hayyam

Sonraki kitaplarda Hayyâm ile ilgili anlatılan konulardan bi‌risi de Hayyâm ile Hasan Sabbâh’ın ve Hâce Nizâmu’l-Mulk’ün ço‌cukluk arka‌daşlığı ve aynı hoca yanında ders okumuş olmalarına dair anlatılan uy‌durma hikayedir ki ilk önce Serguzeşt-i Sidnâ kitabından Reşîdeddîn Fazlullah, Câmi‘u’t-Tevârîh kita‌bında nakletmiş. Bu ki‌taptan da Târîh-i Guzîde, Ravzatu’s-Safâ, Habîbu’s-siyer ve Tezkire-i Devletşâh gibi kitap‌lara geçmiştir. Her ne kadar bu üç büyük zat, bir‌birlerinin çağdaşı idiyse‌ler de onların birlikte ders okumuş olmaları uzak bir ih‌timal olarak gö‌rülmektedir. Zira Hayyâm’ın vefatı, daha sonra söyleyeceğimiz gibi 509/1115 ile 517/1123 ya da başka tarihler olarak zikredilmiştir. Oysa Ha‌san Sabbâh’ın vefatı 518/1124 yılındadır. Şayet bu ikisi ço‌cukluklarında Nizâmu’l-Mulk ile birlikte bir hocanın yanında ders okumuş olsalardı Hâce ile yaşıt olma‌ları gerekirdi. Hâce, 408/1017 yı‌lında doğduğuna göre o halde ister istemez diğer iki ders arkadaşının yaşlarının ölümleri esna‌sında yüz on yıla yakın olması gere‌kirdi. Böyle garip bir tesadüf de bu iki büyük zatın yaşamı anlatılırken göze çarp‌mamıştır.

Hayyâm ile ilgili olarak söylenecek son söz şudur: O, büyük filozof, mü‌nec‌cim, tıpçı, matematikçi ve şairlerdendir.

Çağdaşları, onu hikmet ve felsefe ko‌nu‌sunda Ebû Ali Sînâ’nın devamı saymışlar ve ast‌ronomi konu‌sunda vermiş ol‌duğu hükümleri kesin olarak kabul et‌mişlerdir. Rasatha‌nenin kurulması, takvi‌min dü‌zenlenmesi ve buna benzer büyük bilimsel konularda ona müracaat edil‌miştir. Hekîm’in Semerkand, Belh, Herât, İsfahân ve Hicaz’a yolculuklar yaptığı zikre‌dilmiş ve denilmiştir ki tüm üstün nitelikli kişiliğine rağmen sert yapılı bi‌riydi. Gerçekleri dile getirme ve hayretini gösterme ve vücudunun içinde bulun‌duğu hakikatteki başı‌boşluğu, takvimdeki tereddüdü, mevcut olan hal içindeki lezzet‌lerden ya‌rarlanmaya rağbet etmesi ve zahiri gören kimselerin idrak edeme‌yeceği ve zevk sınırlarının dışında olan buna benzer konulardan dolayı din alim‌leri‌nin kin duymasına maruz kaldı. Onunla ilgili olarak, talim ve tasnifte cimri olduğu söylenmiştir. Telifte cimri olmak, anlamsızlık anlamına geli‌yor gibi görünmekte‌dir. Fakat talimde cimrilik, belki de Hekîm’in kendi sözlerini anlayacak kapasi‌teye sahip bir öğrenci bulamamasının bir so‌nucu olsa gerektir.

Hayyâm’ın ölüm tarihi genel olarak 509/1115 (Târîh-i Elfî’nin riva‌yeti) ve 517/1123 yılı olarak yazılmıştır. Nizâmî-yi Arûzî, gördüğü‌müz gibi onun ile 506/1112 yılında Belh şehrinde görüşüp sohbet et‌miştir. Buna göre, Hayyâm, 506/1112 yılına kadar hayatta olmalıdır. Arûzî, sözlerinin devamında şöyle zikre‌der: 530/1136 yılında Nişâbûr’a ulaşınca o büyük zatın yüzünü toprağa teslim et‌tiğinin üze‌rinden dört (birkaç) yıl geçmişti. Eğer bazı nüshalarda dört yıl ifadesi‌nin kullanıldığını da göz önünde bu‌lundurur ve inanırsak üstadın ve‌fatı, 526/1132 ya da 527/1133 yılı olarak ortaya çıkar. Fakat eğer birkaç yıl ifadesini doğru kabul edecek olursak 506/1112 ile 530/1136 yılları arasında vefat etmiş olmalıdır. Bazı çağdaş araştırmacılar, Hayyâm’ın vefat yılı olarak 517/1123 yılını seçmişlerdir.


HAYYAM -1

Mevlana

Pervin İtisami -1

Pervin İtisami -2

Pervin İtisami -3

  • Yazdır

    Arkadaşlarına gönder

    Yorumlar (0)