ŞAİR SENAİ -3
Senâî, Gazne’ye döndükten sonra dünya ve dünyalıklardan uzaklaşıp kendi şiirlerini yazmaya devam etti ve Hadîkatu’l-Hakîka kitabını tamamlamaya çalıştı. Nihayet 535/1140 yılında vefat etti ve Gazne’de toprağa verildi. Mezarı şu anda da yerinde durup havas ve avamın bir ziyaret yeri haline gelmiştir.
Senâî’nin Medih, zühdiyat, gazeliyat, kalenderiyat, rubaiyat ve mukatta‘attan oluşan Dîvân’ı elde mevcut olup birkaç kez basılmıştır.
Senâî’nin kendisinin Dîvân’ına yazmış olduğu giriş ve ondan geriye kalmış olan birkaç mektup, onun nesirde de güçlü biri olduğunu göstermektedir. Dîvân’ı on üç bin beytin üzerindedir. Dîvân’ı dışında kendisinden birkaç mesnevisi daha kalmıştır:
1) Hadîkatu’l-Hakîka, İlahi-nâme olarak da adlandırılır. Bu manzume, hafif bahrinde olup on bin beyitten oluşmaktadır. İrfanî, felsefî ve kelam konuları gibi değişik konuları ve ilahî konuları içermektedir.
2) Seyru’l-‘İbâd, hafif bahrinde yazılmış olup yedi bin beyittir. Bu eserinde insanın yaratılışından, nefsin ve aklın çeşitleri ve ahlakî konular ele alınmaktadır.
3) Tarîku’t-Tahkîk de hafif bahrinde olup Hadîka ve Seyru’l-‘İbâd tarzında yazılmıştır. Kar-nâme-i Belh, ‘Işk-nâme, ‘Akl-nâme ve Tecribetu’l-İlm gibi başka manzumeler de Senâî’den geriye kalmıştır ki diğer üç mesnevisi ile birlikte “Sitte-i Senâî” diye adlandırılır.
Senâî, hiç şüphesiz Fars dilinin en büyük şairlerinden biridir ve Fars şiiri üslubunun değişiminde, yenileşme ve değişmeyi meydana getirme noktasında etkin olan söz sahiplerindendir. Eserleri, kendisinden sonra gelen şairlerin sözlerinde ve şiirlerinde mükemmel değişimlerin kaynağı olmuştur. Senâî’nin şiirlerini ve eserlerini okurken okuyucu, iki tür söz üslubu ve iki düşünce sınıfıyla karşılaşmaktadır. Senâî’nin üslubunun ve düşüncesinin bu iki türlülüğü, onun yaşamının iki merhalesi ile bağlantılıdır.
Birinci merhalede Senâî, saray şairi ve gönül eğlendirme şairi olup dinar ve dirhem elde etmek için hiç kimseyi övmekten geri durmamış, elde ettiklerini de sema ve eğlence meclislerinde harcamıştır. Şaka yapmaktan, mizahtan, hatta kimi zaman kendi üstadane sözlerinde çirkin kelimeler kullanmaktan da sakınmamıştır.
Bu dönemde Senâî’nin şiiri, her ne kadar üstadane, maharet ve letafete yakın ise de kendinden önceki ‘Unsurî, Ferruhî, Mes‘ûd-i Sa’d, özellikle de Ferruhî gibi üstatların üslubundan etkilenmiştir. Bu dönem kasidelerinde ince tegazzüller ve çekici teşbihler bulmak mümkündür.
Her ne kadar ilk dönem şiirlerinin genelinde ve taklit eserlerinde açıkça görülüyorsa da bununla birlikte onun içinde bulunduğu bu dönemin sözlerinde üslup değişimin olgunlaştığına dair işaretler vardır ki bunlar taklit olmakla birlikte onu kendinden öncekilerden uzaklaştırmaktadır.
Kesinlikle şairlerin dilinde ve düşüncelerinde meydana gelen zaman etkeni ve değişim ve aynı zamanda Senâî’nin bilimsel derecesi, onun dönemindeki diğer şairlerin eserlerinde de etkili olduğu üzere ona da taklitle birlikte yeni kendine özgü bir üslupta öncülük etmekteydi. Bu özgün üslubun kullanılmasına ve ortaya koyulmasına olan eğilim, şairin ruhsal bir tekamülü ile birlikte gerçekleşmeli ve kuvveden fiile geçmelidir.
ŞAİR SENAİ -2
ŞAİR SENAİ -1
FARS ŞİİRİ ÖZELLİKLERİ -2
FARS ŞİİRİ ÖZELLİKLERİ-1
Pârsî-yi Derî- Derî Farsçası-2