Ebû Mansûr Şâhnâmesi (2)
Ebû Mansûr, kendi Şâhnâme’sini düzenlemek için Horâsân ve Sistân’daki ilim adamlarından ve dihkanlardan birkaç kişiyi bu işi yapmak üzere kendi veziri, Ebû Mansûr-i Mi’merî’nin gözetimi altına aldı. Bu kimseler, eski kaynaklardan ve sağlam şifahî rivayetlerden yararlanarak 346/957’de tamamla-nan ve Ebû Mansûr-i Mi’merî’nin bir giriş yazdığı bir Şâhnâme meydana getirdiler. Bu giriş bugün eli-mizde mevcut olup Farsça nesrin mevcut en eski örneklerinden biridir. Fakat Şâhnâme-i Ebû Mansûrî’nin aslından geriye bir şey kalmamıştır. Bildiğimiz sadece üç kişinin ondan yararlandığıdır. Bu üç kişiden birincisi, Dakîkî-yi Tûsî, Şâhnâme’sinin bin beytini yazarken ondan yararlanmıştır. İkincisi, Firdevsî Şâhnâme’sini hazırlarken, üçüncüsü de Ebû Mansûr Abdulmelik b. Muhammed Sa‘âlibî (ö.429/1037), Gureru Ahbâr-i Mulûki’l-Furs ve Siyerihim adlı kitabını yazarken ondan yararlanmışlardır.
Sâmânîler döneminde yazılan şâhnâmeler dışında, o dönemlerde yazılmış olan birkaç mensur kahramanlık destanların varlığından da haberdarız ki bunların bir kısmı kahramanlık hikayeleri yazan kimselerin yararlanma konusu olmuş, bir kısmı da terkedilmiş durumda kalmış ve ortadan yok olmuştur. Gerşâsb hanedanı hakkındaki hikayeler, Gerşâsb’ın hikayesi, Neriman’ın hikayesi, Sâm, Zâl, Rustem, Ferâmurz, Sohrâb, Barzu, Şehriyâr, Banu Guşesb ve buna benzer diğer bazı farklı hikayeler bunlardandır.
“Rustem ve İsfendiyâr” hikayesi, “Rustem ve Sohrâb”, “Rustem’in Haberleri” gibi kimi kişisel hikayeler, Firdevsî’nin konu edindikleri arasındadır. Tuslu üstad onlara kendi Şâhnâme’sinde yer vermiş, diğer bir kısmına da VI/XII. yüzyıldan sonra gelen kimi şairler, kahramanlık türü manzumeleri yazarken değinmişlerdir. Gerşâsb-nâme, Ferâmurz-nâme, Âzerberzîn-nâme, Sâm-nâme vb. gibi kahra-manlık destanları bunlardandır.
Şahname-i Ebü Mansürinin Mukaddimesi
Şâhnâme-i Ebû Mansûrî’nin Mukaddimesi: Görmüş olduğumuz gibi, Ebû Mansûr Muhammed b. Abdullah el-Mi’merî, Ebû Mansûr b. Abdulmelik’in veziri olup onun tarafından Farsça nesirle bir şâhnâme yazmak üzere Horâsân bilgilerini toplamakla görevlendirilmişti. Şâhnâme işi sona erdikten sonra o, “Şâhnâme’nin eski mukaddimesi” diye bilinen bir mukaddime yazıp ona ekledi (346/957). Şu anda onun örneği Şâhnâme’nin kimi eski nüshalarında yer alıp elimizde mevcuttur. Adı geçen bu Ebû Mansûr el-Mi’merî, Şâhnâme’nin mukaddimesinde de zikredildiği üzere, Sâsânîler dönemi komutanlarından birinin torunu ve Tus asilzadelerindendi. Ondan geriye kalmış olan bu nesir, Ebû’l-Mueyyed’e ait olan kıtadan sonra ve belki de kendisinden söz etmemiz gereken ‘Acâyibu’l-Buldân kitabından, Hanefî Fıkhı kitabından ve buna benzer Farsça nesir eserlerinden daha eskidir. Bu Mu-kaddime’de Arapça kelimelere çok az rastlanır. Yazılış tarzı çok sade ve tabiidir. Bundan Derî farsçanın en tabii örneği olarak yararlanmak mümkündür.
Ebû Mansûr Şâhnâmesi (1)
FARS ŞİİRİ ÖZELLİKLERİ-1
FARS ŞİİRİ ÖZELLİKLERİ -2
Farsça ve Fars edebiyatı
Farsça Şiir Söyleyen İlk Şair