NASIR HUSREV -3
Nâsır Husrev, hayatının sonuna dek Yemkân’da yaşadı, orada hayata gözlerini yumdu ve toprağa verildi. Mezarı, kendisinden sonra uzun bir süre İsmaililerin bir ziyaret yeri olup meşhur ve bilinmekteydi. Devletşâh, ”œHekîm Nâsır’ın kutlu mezarı, Bedahşân’ın vilayetlerinden olan Yemkân vadisindedir.” demektedir. Bu tarihten sonraki gezginler de şairin mezarını Yemkân vadisinde görmüşler. Günümüzde de mevcut olup onunla ilgili olarak yöre halkı arasında yaygın rivayetler vardır.
Nâsır-i Husrev’in sürekli olarak Yemkân’da kalmış olması, İsmailiyye mezhebinin Bedahşân’ın büyük bir bölümünde ve onun etrafında bulunan Hokend ve Buhârâ’ya kadarki geniş bir bölgede güçlenmesinin, kabulünün ve yayılmasının kaynağı olmuştur. Sözünü ettiğimiz bu bölgelerde şu anda da bu mezhebin taraftarları görülmektedir.
Nâsır-i Husrev’in vefatı, başta da söylediğimiz gibi, 481/1088 yılına denk gelmektedir. O esnada seksen yedi yaşında idi.
Nâsır-i Husrev’in eğitim ve bilgisinin temeli, onun manzum ve mensur eserlerinde açıkça görülür. Daha gençlik yıllarından itibaren ilim ve teknik öğrenme noktasında sıkıntılar çekmiştir. Kur’ân’ı ezberden bilirdi ve kendi döneminin tüm bilim dallarında aklî ve naklî ilimlerde özellikle de kelam, ilk bilimler, Yunan felsefesinde uzmandı. Bu geniş bilgiler, o üstadın şu anda büyük bir bölümü elde mevcut olan Farsça çeşitli eserlerinin ortaya çıkmasına sebep oldu.
Nâsır-i Husrev’in mensur eserleri, Sefer-nâme, Hân-ı İhvân, Guşâyiş u Rehâyiş, Câmiu’l-Hikmeteyn, Zâdu’l-Musâfirîn ve Vech-i Dîn adlı eserlerden oluşmaktadır. Sefer-nâme, üstadın yedi yıllık yolculuğunun bir açıklaması olup sade bir nesirle, coğrafî ve tarihî detaylı bilgileri, halkın adet ve geleneklerini kapsamlı bir şekilde içermektedir. Nâsır-i Husrev, çok uzun süren bu yolculukları esnasında birçok memleket görüp dolaştı. Diğer kitapları ise tamamen kelam ve İsmailiyye mezhebinin çeşitli konularının beyanı hakkında ya da aynı mezhebin itikadî konuları hakkındaki sorulara verilen cevapları içermektedir. Bunlar arasından Zâdu’l-Musâfirîn hepsinden daha önemli olup İsmailiyye mezehebi kelamı konusundaki çok meşhur kitaplardandır. Bu kitabın yazılması, 453/1061 yılında bitti. Eser, yirmi yedi ”œKavl=söz” halinde yazılmış olup müellif, bu Sözlerde ilmin kısımlarından, hisler, cisimler ve onlara bağlı olan şeyler, nefis, Heyûlâ (ilk madde), mekan, zaman, alemin bileşimi ve yoktan var olması, yaratıcının ispatı, alemin yaratılışı, nefsin cisimle ilişkisinin niteliği, miad, tenasuh mezhebinin reddi, sevabın ispatı, uhrevî azap ve buna benzer konuları ele almaktadır. Vech-i Dîn, Nâsır-i Husrev’in en önemli bir diğer eseri olup burada özet olarak, İsmailiyyenin kelâmî konularına yönelik açıklamalar, ibadetlerin tevil ve batınî yönü, şeriatın hükümleri, İsmailiyye inancına göre ele alınmıştır. Nâsır-i Husrev’in tüm eserleri, sade ve akıcı bir nesir, eski ve sağlam bir dille yazılmış olup Fars dilinde kullanılmış olan felsefî ve kelâmî kavramları bulma açısından çok güzel kaynaktır. Onun kelam ağırlıklı kitaplarının tümü felsefî ve ispata dayalı bir şekilde yazılmış olduğu için onların anlaşılması felsefî ilk bilgilerin bilinmesini gerektirir. Nâsır-i Husrev’in yukarıda saydığımız eserlerinin tümü basılmıştır.
NASIR HUSREV -1
NASIR HUSREV -2
FARSça ve FARS Edebiyatı
Kısaca FARS Edebiyatı
FARS Şiiri Türleri Ve Konusu