İslâm, İranın Resmî Dini-2
Resmî Mezhep:Teşeyyü (Şîa):
Hz. Peygamber (saa)’dan sonra, tek bir Kur’ân’ın varlığına rağmen Müslümanlar arasında hilafet, yani toplumun siyasî ve dinî önderliği konusunda ihtilaf çıktı. Peygamber’in halifelerinin 12 kişi olduğuna inanan, bunların ilkinin İmam Ali (as), sonuncusunun da İmam Mehdî (ac) olduğunu kabul eden, bunun da ilâhî hüküm gereğince olduğunu inananlara 12 İmam Şîîleri, kabul etmeyenlere de Sünnî denmiştir. Diğer ihtilaflar (fıkıh ve Kur’ân tefsiri alanlarındakiler) bu ihtilaftan doğmaktadır ki bu konuyu ayrıntılı bir şekilde incelemenin yeri burası değildir.
12 İmam (as) arasında, siyasî şartların elvermesi açısından en uygun konumda olan İmam Cafer Sadık (as), akaid ve fıkhı anlatıp yayma imkânını bulabilmiş, bu yüzden, özellikle Ehl-i Sünnetin dört fıkıh mezhebiyle (Hanefîlik, Hanbelîlik, Malikîlik ve Şafiîlik) birlikte değerlendirildiğinde, Şîa’ya Caferilik de denmiştir.
İran halkının çoğunluğunun bu mezhepten olması nedeniyle, Anayasaca Caferîlik resmî mezhep kabul edilmiştir. Caferîliğin resmî mezhep olmazının sonuçları şunlardır:
a. Kanunlar, pek çok durumda Ehl-i Sünnet fakîhlerinin görüşlerine benzese de Şîî fakîhlerinin görüşlerine uygun olarak tatbik edilir.
b. Rehber Şîî olmalıdır.
c. Cumhurbaşkanı resmî mezhebe inanmalıdır.
d. Yargı Organı ve Yüce Dîvân başkanları Şîî müçtehitler arasından seçilir.
Elbette diğer İslâmî mezhep müntesipleri kanun karşısında Şîîlerle eşittir; kendi vekillerini seçerek, cumhurbaşkanlığı seçimlerine katılarak memleket idaresine katılırlar. Bu kişiler:
Dinî merasimlerini kendi fıkıhlarına göre icra edebilir,
Kendi mezheplerine göre eğitim yapabilir,
Ahval-i şahsiyelerinde (evlenme, boşanma, miras vb) kendi mezheplerince amel edebilir; hattâ mahkemelerde kendi hükümlerine göre muhakeme edilirler ve
Özgürlük, bağımsızlık ve İslâm Cumhuriyeti’nin değerleriyle çelişmemek şartıyla dinî örgütler kurma hakkına sahiptirler.
Diğer Dinler:
Diğer din mensupları, Müslümanlara düşmanlık etmedikleri müddetçe emniyet içerisinde yaşarlar ve -diğer mezheplerden söz ettiğimiz bölümdeki istisnalar hariç- bütün haklardan yararlanırlar. Elbette İslâm dini akla çok önem verdiği, Şîa fıkhının dört kaynağından biri de akıl olduğu için ve diğer dinlerle pek çok ortak noktaya sahip olunması sayesinde bu din mensuplarının rızası çok geniş bir oranda sağlanabilmektedir. Bu dinler sadece ahval-i şahsiye ile ilgilendikleri, İslâm gibi, özellikle içtihat sayesinde sürekli genişleyen; siyasî, ekonomik ve toplumsal alanlardaki hükümleri ihtiva etmedikleri için, bu dinlerle İslâm arasında, bir hüküm üzerinde bir çelişki de belirmemektedir.
İslâm, Ehl-i Kitab’a adaletle davranma hususunu önemle tekid etmiştir. Rivayet edilmiştir ki Muâviye’nin askerleri Yahudî bin kadının ayağındaki halhalı zorla aldıklarında, İmam Ali (as), eğer bir insan bu durum yüzünden üzüntüden ölse kınanmaz buyurmuştur.
İslâm, İranın Resmî Dini-1
İslam Hürriyet Dinidir
İslâm ve Fikir Özgürlüğü
İslami kültür ve medeniyet - 1