İran ve Rehberlik Makamı-2
Adalet kelimesi, fıkhî bir deyim olarak kişiyi büyük günahlardan ve hatalardan bütünüyle alıkoyan, küçük hataların işlenmesi durumundaysa tövbe edip hatalarını tekrarlamaktan men eden ruhî bir özelliktir. Takvâ, Yaratıcı’ya itaatsizlik etmekten korkma anlamına gelir ki hemen hemen adaletle aynı anlamı içermektedir.
Rehber’in, adalet ve takvâ sıfatlarını hâiz olması gerekir ki milletin çıkarlarını her zaman göz önünde bulundursun, kendi çıkarlarını sadece Allah rızası yönünde arasın.
c. Fikrî ve Ahlâkî Ayrıcalık:
Rehberlik alanında, ilmî kifayet ve takvâ yeterli değildir. Rehber’in iç siyasetteki ve dış politikadaki sorunları derk edebilecek ve gelecek için öngörüde bulunabilecek bir düzeyde olması gerekir. Özelikle, iletişim araçlarının gelişimiyle dünyanın neredeyse küçük bir köye dönüşmesi, dünyanın bir ucundaki bir gelişmenin diğer ucunda yankılanması, totaliter güçlerin, teknolojik gelişmelerin de yardımıyla diğer ülkelerin ekonomik, siyasî ve kültürel bağımsızlıklarının daha da tehdit altına alındığı günümüzde, Rehber açısından siyasî ve toplumsal bilincin gerekliliğini daha da zorunlu hale getirmiştir.
Bu şartlar altında, millî birliğin sembolü olup siyasî bakış açısının keskinliği ve ruhî metanetiyle farklı düşünceleri teşhis ederek düşmanların plânlarını ifşa eden bir rehberin varlığı daha zorunlu bir hal almıştır.
Rehberin Tayin Yolu:
İslâm Cumhuriyeti, ilâhî - halkçı bir nizâm olduğu için, hiç kimse halkın doğrudan seçimi veya bilinçli temsilcileri yoluyla olmadan kendini halkın önderi ilan edemez.çıktır ki, Rehber’in intisâbı halkın seçimi yoluyla olduğu için halk Rehber’in gerekli şartlara uygun olmadığına karar verdiğinde veya başka birini bu makama daha layık gördüğünde fiilî rehberi azledebilir.
Anayasa’nın 107’inci maddesi Rehber’in tayini konusunda şöyle demektedir:
”Halkın ezici çoğunluğu ile merciyet ve rehberlik makamına getirilen Yüksek Taklit Makamı, evrensel İslâm İnkılâbı’nın Ulu Önderi ve İslâm Cumhuriyeti’nin kurucusu Büyük Ayetullah İmâm Humeynî’den (ra) sonra rehber tayin etme görevi, halk tarafından seçilmiş olan Uzgörürler Kurulu’na (Hubregân Meclisi) aittir.
Uzgörürler Kurulu, Anayasa’nın 5’inci ve 109’uncu maddelerinde belirtilen şartları hâiz fakîhler arasında bir inceleme ve danışma yapar. Bunlar arasından fıkhî hükümler ile siyasî ve sosyal konularda üstün bilgiyi, Anayasa’nın 109’uncu maddesinde zikredilen özellikleri ve halkın onayını hâiz olanı Rehberlik için seçilir. Aksi takdirde yine onlardan biri Rehber olarak seçilir ve halka tanıtılır.
Uzgörürler tarafından seçilen Rehber, Velâyet-i Emr makamını ve onun getirdiği bütün sorumlulukları üstlenir. Rehber kanunlar karşısında ülkenin diğer vatandaşları gibi muamele görür ve kanun karşısında eşittir.”
111’inci maddede ise şöyle denilmektedir:
”Rehber kanunî önderlik ödevlerini yerine getiremez duruma gelir veya 5’inci ve 109’uncu maddede anılan şartlardan birini yitirirse ya da ilk baştan bu şartlardan bazısına sahip olmadığı anlaşılırsa makamından uzaklaştırılır. Bu hususun tespiti 108’inci maddede anılan Uzgörürler’in uhdesindedir. Rehberin ölümü, makamından uzaklaşması veya azli halinde Uzgörürler en kısa zamanda yeni bir rehber tayin etme ve halka tanıtma görevini yerine getirirler. Yeni rehberin tayin ve tanıtılma işlemine kadar Rehberlik görevlerini geçici olarak Cumhurbaşkanı, Yüksek Yargı Başkanı, Düzenin Maslahatını Teşhis Konseyi ve Denetim Şûrâsı’nın bir fakîhinden müteşekkil bir şûrâ yürütür. Bu zaman zarfı içinde, bu şûrâ üyelerinden her birisinin herhangi bir nedenle görevini yerine getirememesi halinde Kurul, Denetim Şûrâsı’na üye fakîhlerin çoğunluğunun tasvibi ile başka bir kişiyi seçer ve görevlendirir.”
İran ve Rehberlik Makamı-1
Veliyy-i Fakih