AnneBabanın Çocuk Üzerindeki Hakları -1
Ebeveynlerin hakkını eda etmek o kadar ağır, zarif, dakik ve büyük bir tahammül ve sabrı gerektirmektedir ki Hak Teâlâ’ya ve kıyamete iman eden gerçek müminler dışında hiç kimsenin yapabileceği bir iş değildir. Hangi mümin? Sıfat ve hususiyetleri Kur’ânı Kerim’de beyan edilen mümin:
”Aralarında hüküm verilmek üzere Allah’a ve Peygamberi’ne çağırıldıkları vakit: ”İşittik, itaat ettik” demek, ancak iman edenlerin sözüdür, işte saadete erenler onlardır. Allah’a ve Peygamber’e itaat eden, Allah’tan korkan ve O’ndan sakınan kimseler, işte onlar kurtulanlardır.”[1]
Şimdi Hak Teâlâ’nın anne ve baba hakkını beyan eden mübarek İsrâ suresindeki ayeti mülahaza ediniz.
”Rabbin, yalnız kendisine kulluk etmenizi ve ana babaya da iyi davranmanızı kesin bir şekilde emretti. Eğer ikisinden biri veya her ikisi, senin yanında iken ihtiyarlayacak olursa, onlara karşı ”of” bile demeyesin, onları azarlamayasın. İkisine de hep tatlı söz söyleyesin. Onlara acıyarak alçak gönüllülük kanatlarını ger ve: ”Rabbim! Küçükken beni yetiştirdikleri gibi sen de onlara merhamet et! ” de.”[2]
Anne ve babanın hakkını, Allahu Teâlâ’nın hakkının hemen ardından zikreden ve böylece konunun büyüklüğünün delili olan bu ayeti şerifenin gerçek tefsir, açıklama ve manası çok değerli bir kitap olan Kafi, c. 2, s. 57’de hakkı söyleyen İmam Sadık’tan (a.s) nakledilen birinci rivayette yer almıştır.
Değerli Kafi kitabı, gaybeti suğra döneminde yaşayan değerli yazarı merhum Kuleyni (r.a) sebebiyle ve özellikle de masumun asrına yakın dönemde yaşamış ravilerden alınmış olan rivayetler ve muhtevası hasebiyle, tertip ve düzeni sebebiyle telif edildiği günden bu güne kadar kendisine gösterilen teveccüh nedeniyle ve de Ehli Beyt fıkhının ve usuli din’in çok önemli kaynaklarından birisi olduğu sebebiyle diğer kitapların sahip olmadığı çok özel bir itibara sahiptir.
Öyle zannediyorum ki bu ayetin, Kafi gibi bir kitapta, hem de İmam Sadık (a.s) gibi birinin beyanıyla, anne ve baba hakkını beyan eden bu tefsirden sonra artık hiç kimse için bu konuda bir özür kalmamıştır. Ravi şöyle diyor: ”İmam Sadık’a (a.s) bu ayetin anlamını sordum. İmam şöyle buyurdu: ”Anne ve babaya ihsanın anlamı, onlarla güzel ve tatlı bir huy, güzel bir hal, sabır ve tahammül ile oturup kalkman, usangaçlık ve asık suratla onlara karşı davranmaman, her ne kadar müstağni de olsa, onlar senden istemeye mecbur kalmadan onların ihtiyaçlarını gidermen ve onları görmeye gittiğinde eli dolu olarak gitmendir. Allahu Teâlâ şöyle buyurmamış mıdır: ”Sevdiğiniz şeylerden infak etmedikçe iyiliğe erişemezsiniz.”[3]
Bu ayette de Hak Teâlâ şöyle buyurmaktadır: ”Eğer onlardan biri veya ikisi yaşlılık çağına erişince, onlar bu yaşlılık, zayıflık ve tahammülsüzlük sebebiyle, seni üzecek bile olurlarsa, yine de onlara öf bile deme, seni döverlerse sesini yükseltme, onlarla güzel bir şekilde konuş, yüce sözlerle karşıla. Eğer yine sana el kaldıracak olursa, onlara şöyle de: ”Allah, her ikinize de mağfiret etsin” ve işte bu söz yüce bir sözdür.
[1] Nûr, 51 52
[2] İsrâ, 23 24
[3] Âli İmrân, 92
Babalar Ve Oğullar
ANA-BABAYA İYİLİK VE SAYGI
Anne-Baba Hakkı
Aile Sisteminde İslâmi Ahlâk
İslamda anne ve babanın makamı (1)