Nehcül-Belaga da Akıl ve Bilgi -3
Kendi bildiğine göre danışmadan iş gören, helâk olur gider; insanlarla danışansa onların akıllarına eş olur.
* İnsanlar, bilmedikleri şeylere düşmandırlar.
* İnsanın kendini beğenmesi, aklına haset eden bir sıfattır.
* Yüce kişinin en iyi huylarından biri bildiğini bilmezlikten gelmesidir.
(Akıllı kimdir, anlat denince buyurdular ki:)
* Her şeyi lâyık olduğu yere koyandır. (Cahili anlat dediler; buyurdular ki:) anlattım ya.
* Öfke delilikten bir kısımdır. Çünkü sahibi nadim olur; nadim olmuyorsa deliliği adamakıllı pekişmiş demektir.
* Hikmet sahibi kişilerin sözleri doğruysa devadır, yanlışsa hastalık.
* Bilginizi bilgisizlik, yakininizi şüphe hâline getirmeyin. Bildiniz mi amel edin; yakine erdiniz mi ayak direyin.
* Allah bir kulu alçalttı mı, ona bilgi başarısını men eder.
* Ahmakla eş dost olma; kendi yaptığını sana güzel gösterir, seni de kendine benzetmek ister.
* İbret alınacak şeyler ne de çok, ibret alanlarsa ne az.
* İlim ikidir: Yaratılıştan olan, duyup bellenen. Duyulup bellenen bilgi, yaratılışta bilgi kabiliyeti yoksa fayda vermez.
* İlim amelle eşittir; bilen amel eder. İlim, amelle seslenin; amel cevap verirse ne âlâ, cevap vermedi mi ilim de göçer gider.
(Câbir b. Abdullah-i Ansârî'ye buyurdular ki:)
* Yâ Câbir, dünya dört şey üstünde durur: Bilgisiyle amel eden, halka da öğreten bilgin; öğrenmekten utanmayan, çekinmeyen bilgisiz, varlığında nekeslikte bulunmayan cömert, ahretini dünyasına satmayan yoksul. Bilgin, bilgisini yitirirse, bilgisiz de öğrenmekten çekinir. Zengin, malında nekeslik ederse yoksul da âhiretini dünyasına satar.
Yâ Câbir, kime Allah'ın nimetleri çok gelir, kimin malı fazlalaşırsa insanların ona ihtiyacı artar; kim, Allah'ın verdiği nimetlerde kendisine vacip olanı yerine getirirse o nimetlerin devamına, sebep olur; kim, vacip olanı ifa etmezse o malı mülkü zevale atmış, yok etmeye başlamıştır.[4]
* Seni azgınlık, yolundan alıkor, doğru yola sevk ederse bu, aklına delâlet eder, akıllı olduğuna delil olarak bu yeter sana.
* Nice kişiler vardır ki haklarında güzel sözler söyleyen kişilerin sözlerine kanarlar, aldanırlar.
* Hüküm verişte susmakta hayır olmadığı gibi bilgisiz söz söylemekte de hayır yoktur.
* İki haris vardır ki doymaz da doymaz: Bilgi isteyen, dünya dileyen.
* Her kaba bir şey koyunca daralır; ancak bilgi kabı müstesna. Ona bilgi kondukça genişler.
Gurer'ul-Hikem'den
* Âlim ölü olsa bile diridir. cahil diri olsa bile ölü.
* Bilgi, tükenmeyen bir hazinedir; akıl, eskimeyen, yıpranmayan bir elbise.
* Bilgin, kadrini bilen kişidir; bilgisiz, yaptığını bilmeyen kişidir. Akıllı, ameline dayanır, cahil, emeline dayanır. Bilgin, kalbiyle, gönlüyle bakar görür; cahil, gözüyle bakar görür.
* Akıl gurbette yakın bulmaktır; ahmaklık vatanda gurbete düşmektir.
* Cahiller çoğalınca bilginler garip olurlar.
* Hilim hikmetin meyvesidir; gerçekse dalları, budaklarıdır.
* Allah rahmet etsin kadrini bilene, haddini aşmayana.
* Bilgin kişinin rütbesi, rütbelerin en yücesidir.
* Bilgin kişinin bilgisinden dolayı şükrü, bilgisiyle amel etmesi ve o bilgiyi, müstahak olana belletmesidir.
* İki şey vardır ki sonu bulunmaz; Bilgi, akıl.
* Akıllının zannı, cahilin yakininden daha doğrudur.
* Şer işle hayır dileyenin aklı da bozulmuştur, duygusu da.
* Az ilmi olup da onunla amel eden, çok ilmi olup da amel etmeyenden hayırlıdır.
* Ölç, biç, sonra kes; düşün, taşın, sonra söyle; anla, bil, sonra yap.
* Kendini bilmeyen, başkasını nasıl bilir?
* Ya söyleyen, işrâd eden bilgin ol, ya dinleyen, belleyen kesil; üçüncüsü olmaktan sakın.
* Kişinin gönderdiği elçi, aklının tercümanıdır; mektubuysa sözden daha anlatışlıdır.
* Seni ıslâh etmeyen bilgi, sapıklıktır; sana faydası olmayan mal, vebaldir.
* Cahil dostundan ziyade akıllı düşmanına güven.
* Görmek yalnız gözle olmaz; görüşler, görenleri aldatabilir.
* Kullar, bilmedikleri şeylerde duraklasalardı ne kâfir olurlardı, ne dalâlete düşerlerdi.
* Kendini bilen rabbini bilir.[5]
* İnsanın, kendisindeki noksanı bilip anlaması, olgunluktan ve ileri üstünlüğündendir.
* Renkten renge giriş, inançtan inanca geçiş, ahmağın alâmetlerindendir.
* Bilgiyle dirilen ölmez.
* Bilgiyi, ehil olmayana veren, bilgiye zulmetmiştir.
* Söyleyene bakma, söylenene bak.
* Kendi reyinle hareket etme; kendi reyine uyan, helâk olur gider.
[4] - Câbir b. Abdullah. Ansâr'ın Hazreç boyundandır. İkinci Akabe biatinde bulunanlardandır. Emirü’l-Mü'minin'e (a.s) ve Ehlibeyte izhâr-ı sadakat eden ashab-ı kirâmdandır. Kendisine, Ali İbn-i Ebi Tâlib hakkında sorulunca: O insanların hayırlısıdır. Biz, Resulûllah'ın (s.a.a) zamanında münafıkları, ona buğuzlarından tanırdık demiştir. İmam Muhammedu’l-Bakır'a (a.s) Hazreti Resûlullah'ın (s.a.a) selâmını tebliğ ettiği meşhurdur. Hicretin yetmiş sekizinci yılında vefat etmiştir (r.a; Tenkıyh, 1, s.199-201).
[5] - Bu sözü, hadis olarak da naklederler (Sefinet'ül-Bihâr, 2, s.603) Kendini, nefsini acizle bilen, noksanla bilen, suçla bilen, şerle bilen, Rabbini, kudretle, kemalle, afivle, hayırla bilir tarzlarında açıklayanlarda vardır.
Nehcül-Belaga da Akıl ve Bilgi -1
Nehcül-Belaga da Akıl ve Bilgi -2
Nehcul Belağayı Tanıyalım
Nehcul Belaga da Resululah (saa)-1
Nehcul Belaga da Resululah (saa)-2