• Nombre de visites :
  • 1215
  • 10/9/2011
  • Date :

RÜDEKİ -1

rüdeki

Rûdekî, IV/X. yüzyıl üstad şairlerinden olup sahip olduğu üstün dereceden dolayı şairlikte Farsça söyleyenlerin öncüsü olup Fars şiiri türlerinin bir çoğunun başlatıcısı olduğundan dolayı da haklı olarak ”Şairlerin üstadı”‌ olarak lakaplandırılmıştır. Ondan söz eden en eski ve en doğru kaynaklarda, yani Sem’ânî’nin el-Ensâb’ında, künye, isim ve nesebi, ”Ebû Abdullah Cafer b. Muhammed”‌ diye zikredilmiştir. Rûdekî diye mahlas kullanması da onun Semerkand’ın ”Rûdek”‌ nahiyesinden oluşuna dayandırılmaktadır. Sem’ânî, Rûdek nahiyesinin merkez kasabasının ismi ”Benuc”‌ olduğunu ve Rûdekî’nin oralı olduğunu söyler. ”Benuc”‌ kelimesi, görünürde ”Penc dih=Beş köy”‌ kelimesinden gelmektedir ki günümüzde bu isimle Semerkand’ın o nahiyesinde mevcuttur.

Rûdekî’nin doğum tarihi, kesine yakın olarak, III/IX. yüzyıl ortalarında olmalıdır. Onun hayatının başlangıcından ve eğitim öğretim niteliğinden tam ve kesin bir bilgi elimizde mevcut değildir. ‘Avfî, Lubâbu’l-Elbâb’da şöyle der: ”O derece zeki ve keskin anlayışlıydı ki sekiz yaşında Kur’ân’ın tümünü ezberledi, kıraati öğrendi, şiir söylemeye başladı ve çok derin anlamlı sözler söyledi. Öyle ki halk ona yöneldi ve rağbeti arttı. Yüce Allah, Ona güzel bir ses ve gönül okşayan bir nefes bağışlamıştı. Sahip olduğu bu güzel sesinden dolayı da mutripliğe heves salmıştı. Bu sanatta söz sahibi olan Ebû’l-Abek-i Bahtiyâr’dan Barbet çalmayı öğrendi ve bunda büyük bir başarı sahibi oldu. Onun sesinin yankısı, etrafa ve alemin diğer bölgelerine yayıldı. Horâsân emiri olan Emir Nasr b. Ahmed-i Sâmânî, onu kendi hu­zuruna aldı ve şansı yükseldi”‌.

‘Avfî, bu sözlerinin başında ”Anadan kör olarak doğmuştur”‌ diye yazmaktadır. Kendisiyle aynı dönemlerde yaşamış olan ve şairlikle uğraşan şairler de aynı konuya işaret etmektedirler. Diğer yandan da onun şiirlerinde yer yer hayatının bir döneminde gözlerinin gördü­ğüne delalet eden işaretlerle karşılaşmaktayız. Şu iki beyitte olduğu gibi:

Gözü hep güzel kokulu zülüflerdeydi, kulağı hep söz bilen insanlar­daydı.

***

Serahs yakınlarında bir bakire kız gördüm, bulutlarla iç içe olan bir sese sahip.

Çok renkli bir çarşaflı gördüm, çarşafı üzerinde bir çok renkler vardı.

Bu iki işaret, okuyucuyu hayrete düşüren iki zıttır. Öyle ki ya bu ikisinden birinin doğruluğu noktasında şüphe etmesi gerekir ya da Rûdekî’nin ömrünün bir bölümünde gördüğünü daha sonra da bizim bilmediğimiz bir nedenden dolayı kör olduğu sonucuna varması gerekir. Doğrusu bu konuda bizi bu şüpheden kurtaracak tarihî bir işaret de vardır. O da Mahmûd b. Ömer-i Necâtî’nin 709/1309 yılında telif ettiği Besâtînu’l-Fuzalâ ve Reyâhînu’l-Fukahâ fi Şerhi Târîhi’l-‘Utbî adlı kitapta ”Rûdekî, ömrünün sonlarında kör oldu.”‌ yönündeki açıklamasıdır.


Pervin İtisami -1

Pervin İtisami -2

Pervin İtisami -3

Mevlana

NİZAMİ-Yİ GENCEVİ -1

  • Yazdır

    Arkadaşlarına gönder

    Yorumlar (0)