Hz. Alinin İmamet ve Hilâfeti-2
Beşincisi: Benî Saide Sakifesi'nde toplanıldığı gün, Ebu Bekir b. Kuhafe, Ömer b. Hattap ve Ebu Ubeyde-i Cerrah'a "Elinizi uzatın, size biat edeyim." demiştir. Bu asla doğru bir şey değildi; çünkü icma sadece üç kişinin hakkı değil, ümmetin hakkıydı. Hâlbuki orada muhacirlerden sadece Ebu Bekir, Ömer, Ebu Ubeyde ve Uveym'den başkasının olmadığı İslâm kaynaklarında yer almıştır. Bu konu özellikle İbn-i Haldun kitabının 1. cildinin 77.
sayfasında, Ikdu'l-Ferid'in 3. cildinin 33. sayfasında, Dairetu'l-Ma-arif'in 4. cildinin 70. sayfasında ve sayıları çok olan diğer kaynaklarda yer almıştır. Bu durumda bütün ashap icma etmeliydi ve İslâm dininin en büyük ve en önemli meselesi olan bu meselede derin ve etraflı bir şekilde müzakere etmeliydiler. Böylece birincisi, bu konuda nassın olup olmadığı açıklığa kavuşur; ikincisi, gerçek icma olması durumunda ümmetin bütün fertleri olmasaydı en azından ashabın ileri gelenleri orada olurlardı.
Bu nasıl bir icmaydı ki hilâfet meselesinin odak noktası olan Ali b. Ebutalip, Resulullah'ın amcası Abbas b. Abdulmuttalip ve Haşimoğulları'ndan hatta bir kişi bile orada yoktu. Yedi kişiyle gerçekleşen bu icmayla İslâm'ın en büyük ilkesi olan imamet konusu değil, hatta normal bir sözleşme bile imzalanamaz.
Ümmetin nassa uymayışının ikinci sebebi, ashaptan orada bulunanların nassı duymalarına rağmen ona uymayışıdır. O dönemlerde bu durum inkâr edilmez bir husustu. Buna şöyle bir örnek gösterebiliriz:
Üçüncü Halife'den sonra, başta Talha ve Zübeyr olmak üzere ashabın çoğu kendi rıza ve isteğiyle Ali b. Ebutalib'e biat etti. Ancak Talha ve Zübeyr arzularına ulaşamayınca bir bahaneyle Mekke-i Mükerreme'ye yerleştiler. Orada kendileri gibi maksatlı bir kadını da fesat çıkarmaya davet ederek, kalması gerektiği masumiyet evinden dışarı çıkarıp Basra'ya götürdüler.
O zaman Basra valisi olan "Osman b. Hüneyf" Talha ve Zübeyr'in karşısına dikilip onların Ali b. Ebutalib'e biat ettiklerini hatırlatması üzerine "Biz Ali b. Ebutalib'e zorla biat ettik, şimdi ise ondan uzak duruyoruz." dediler.
Bu nedenle Basra ahalisinden bir sahabenin Medine-i Münevvere'ye giderek Talha ile Zübeyr'in nasıl biat ettiklerini araştırması kararlaştırıldı.
O adam Medine'ye girerek cuma günü namazda olan bütün sahabîlerin huzurunda ayağa kalkarak şöyle dedi: "Ey Resulullah'ın ashabı! Talha'yla Zübeyr, ümmet arasında fitne çıkarıp biz Ali'ye zorla biat ettik, diyorlar. Şimdi söyleyin bakalım, Talha ve Zübeyr'in biatleri baskı üzerine mi gerçekleşti; yoksa onlar kendi rıza ve istekleriyle biat ettiler?"
Şüphesiz Talha'yla Zübeyr'in biatlerine bütün ashap şahit olmuştu. Dolayısıyla birincisi, hakka şahitlik etmek, ikinci de İslâm ümmetinin arasını bulmak ve ıslah etmek için oradaki herkesin, "Talha ve Zübeyr kendi rıza ve istekleriyle biat ettiler." demesi gerekirdi.
Ancak hiç kimse bu hakkı söylemedi ve sahabeler bunun karşısında sessiz kalmayı tercih etiler... Bunun üzerine "Usame b. Zeyd" yalan yere şahadette bulunarak "Talha ve Zübeyr baskı üzerine biat ettiler." dedi!... Şimdi dikkat edin:
Buradan anlaşılıyor ki, gün gibi açık olan Talha ve Zübeyr'in kendi rızalarıyla biat ettiklerini itiraf etmekten çekinen ashap, "imamet" hakkındaki nassı da itiraf etmekten çekinebilir.
İMAMLAR HAKKINDAKİ İNANCIMIZ
İMAMET 1
HER ZAMAN BİR İMAM VARDIR
Hz.Ali (a.s)'nın Hz. Resulullah (s.a.a) Tarafından Tayini
İmam, İnsan Vücudundaki Kalbe Benzer