İslam dininde "Zekat"-3
Resul-i Ekrem (s.a.a) Müslüman olanlardan farz sadaka dışında bütün kazançlarının humsunu da vermelerini istiyordu. O dönemde "ganimet" sözcüğü genel olarak "kazanç" anlamında kullanılıyordu. Fakat Müslümanlar fütuhat yaptıktan, halifeler humusta hisse sahiplerine humus vermekten sakındıktan sonra ve Müslümanlar da bu hükmü unutunca humus kavramı Müslümanlar arasında değişti.
Ancak humsun harcanması gereken yerlere gelince; ayet-i kerime humsun Allah, Resulü, peygamberin yakınları ve o hazretin soyundan olan yetimler, miskinler ve yolda kalmışlara verilmesi gerektiğini apaçık bir şekilde vurgulamaktadır. Dolayısıyla, humus altı eşit hisseye bölünür.
Bazı rivayetlerde Allah ve Resulünün hissesinin bir hisse sayılışı ise, eğer bu ikisinin bir yönde harcanması gerektiği ve Resul-i Ekrem (s.a.a)'in onda tasarruf ettiği kastedilmişse; bu doğrudur; aksi durumda ayetin zahirine aykırıdır.
Ehlibeyt İmalarından (a.s) nakledilen mütevatir rivayetlerde yakınların hissesi Resulullah (s.a.a)'in döneminde ve o hazretten sonra Ehlibeyte ve diğer Ehlibeyt İmamlarına (a.s) verildiği, Allah, peygamber ve peygamberin yakınlarının hisselerine gelince, Allah'ın hissesinin Resulullah (s.a.a)'e verildiği ve o hazretin onu uygun gördüğü bir şekilde harcadığı ve diğer iki hissenin de o hazretten sonra yerine geçen imama verildiği belirtilmiştir. Dolayısıyla, günümüzde humsun yarısı imam olması hasebiyle Hz.
Mehdi (a.f)'e ve diğer yarısı ise, Resul-i Ekrem (s.a.a)'le akrabalıkları nedeniyle ihtiyaçlarını gidermeleri için humus almayı hakkeden o hazretin yakınlarından olan yetimler, miskinler ve yolda kalmışlara verilir. Bundan bir şey artarsa valinin kendisine taalluk eder ve az gelecek olursa vali onu telafi eder. Humus alan kişilerden biri ölünce de aldıkları şey kendilerinden sonra mirasçılarına ulaşır.
Şu noktayı da unutmamak gerekir ki Ehlibeyt dışında fakir olmaları nedeniyle humsun yarısına hak kazanan Resulullah (s.a.a)'in yakınları, Allah Teala'nın sadakayı kendilerine haram ettiği Abdulmuttalib ve Muttalib'in erkek çocuklarıdırlar. Resulullah (s.a.a) bu yakınlarının hiç birini ve hatta onların kölelerini bile sadakaları toplayarak ondan bir ücret hakkı almamaları için sadakaları toplamakla görevlendirmemiştir.
Nitekim o hazret kendisinin azad ettiği kölesini sadaka memurlarıyla iş birliği yaparak bu yolla bir şey almaması için bu işten alıkoymuştur.[1] Resulullah (s.a.a)'in Ehlibeyti de bu konuda o hazreti izlemişlerdir.
İşte buradan İbn-i Hişam gibi Resul-i Ekrem (s.a.a)'in, amcası oğlu Ali (a.s)'ı sadaka toplaması için Yemen'e gönderdiğini sanan kimselerin ne kadar yanıldıkları anlaşılmaktadır. Çünkü diğerlerinin de tasrih ettikleri gibi Resulullah (s.a.a) Ali (a.s)'ı humus alması için oraya göndermiştir.
İbn-i Hişam kendi Sire'sinde Resulullah (s.a.a) tarafından sadaka toplamak için görevlendirilenler babında şöyle yazıyor:
Resulullah (s.a.a) memurlarını sadaka toplamaları için görevlendirdi…. Ali b. Ebutalib'i de onların sadakalarını toplaması ve cizyelerini alması için Necran'a gönderdi.
Daha sonra Ali'nin (Allah ondan razı olsun) hacda Resulullah (s.a.a)'e ulaşması babında şöyle diyor: Ali (Allah ondan razı olsun) Yemen'den gelince emir altındaki ashabından birini kendi yerine geçirerek Resulullah (s.a.a)'le görüşmek için beraberindekilerden öne geçti. Bu adam ordudaki herkese giymeleri için Ali'nin beraberinde getirdiği elbiselerden bir tane verdi. Ordu yaklaşınca Ali onları görmek için dışarı çıktığında üzerlerindeki elbiseleri görüp ona, "Eyvahlar olsun sana!
Nedir bu haliniz?!" diye sordu. Adam, "Ben ordunun halkın gözünde güzel görünmesi için böyle yaptım!" dedi. Ali, "Eyvahlar olsun sana! Resulullah (s.a.a)'in huzuruna varmadan hepsini çıkar" dedi. O da elbiseleri geri alarak yerlerine bırakınca askerler itiraz ederek Ali'yi Resulullah (s.a.a)'e şikayet ettiler.
Ravi diyor ki: Bu şikayetten sonra Resulullah (s.a.a) ayağa kalkarak şöyle buyurdu:
"Ey insanlar Ali'den şikayet etmeyiniz. Vallahi Ali Allah için ve Allah yolunda hiçbir şikayetten çekinmez."[2]
[1] - Siyre-i İbn-i Hişam, c. 4, s. 273 - 275; Emtau'l - Esma, s. 509. Beyhakî kendi Sünen'inde Ümm-ü Kulsum'un kendi kölelerine sadaka verilmesini engelleyerek dedesinden, "Biz Ehlibeyt sadaka almaktan alıkonmuşuz; bizim kölelerimiz de bizdendirler" naklettiğini ve kendisinin onlara, "Sadaka yemeyin" buyurduğunu rivayet etmiştir.
[2] - Siyre-i İbn-i Hişam, c. 4, s. 275.
İslam dininde Zekat-2
İslam dininde Zekat-1
Fıtra Zekâtı (Fıtre Sadakası)-1
Zekat Fitreye Mustahak Olan Sekiz Sınıf
Yoksulların Hissesi (ZEKÂT)