Peygamberlerin Sıfatları -2
Hz. Ali (a.s), peygamberleri şöyle tanıtıyor: "Allah onları en üstün emanetçilere emanet olarak vermiştir, en hayırlı karargahlarda karar kılmıştır. Onları en yüce belden, en temiz rahimlere aktarmıştır. Onlardan her biri göçüp gidince, yerine bir diğeri Allah'ın dinini korumak için kıyam etmiştir. Nihayet Allah'ın kerameti Muhammed (s.a.a)'a ulaşmıştır. Allah onu en üstün verimli madenden çıkarmış, en değerli tarlada yeşertmiştir. Onu peygamberleri çıkardığı ve eminlerini seçtiği ağaçtan çıkartıp seçmiştir. Onun nesli nesillerin, ailesi ailelerin ve kökü de köklerin en hayırlısıdır. O, Harem'de yeşermiş ve kerem içerisinde boy atmıştır. Onun uzun budakları ve erişilemez meyveleri vardır. O, takva ehlinin imamıdır. Hidayet arayanların gören gözüdür. O, ışık saçan bir lamba ve nur yayan bir yıldızdır. O, kıvılcım saçan bir ateş küresidir. Gidişatı doğruluk, sünneti hidayet, sözü kesin hak ve hükmü adalettir."[2]
Evet gerçi bağışlama, rahmet, şefkat, şehamet, ihsan, tevazu, şecaat ve sadakat gibi güzel sıfatlar, sadece peygamberlere özgü sıfatlar değildir. Fakat şüphesiz peygamberler, bu açıdan insanların en üstünüdürler.
Yine; kabalık, katılık, kıskançlık ve cimrilik gibi aşağılık sıfatlar, diğer erdemli insanlarda da bulunmaz. Ancak peygamberler, bu açıdan da bütün diğer insanlardan üstündürler.
Peygamberlerin hayatını inceleyen dost, düşman her insan, onların çocukluk döneminden hayatlarının sonuna kadar insanların en erdemlileri olduğunda ittifak etmişlerdir. Zaten insanlara güven verip onların etrafında toplanmalarına sebep olan en önemli unsur, onların bu özellikleri olagelmiştir. Biz, o sıfatlardan bazılarına burada özet olarak işaret edeceğiz.
Bu sıfatlardan biri doğruluktur. Doğruluk sıfatı hayatın her alanında en gerekli ve önemli bir sıfat olmakla birlikte, özellikle de gayb aleminden haber getirecek olan bir peygamber için, toplumun itimat ve güvenini kazanmak açısından daha da çok önem taşımaktadır.
Kur'an-ı Kerim peygamberlerden bahsederken, onlara sıddık (çok doğru konuşan) ismini vermektedir.
Allah Teala Hz. İbrahim (a.s) hakkında şöyle buyurmuştur:
"Ve kitapta İbrahim'i de an. Şüphesiz o sıddık (çok doğru konuşan) ve peygamber idi."[3]
Hz. Nuh (a.s) hakkında da şöyle buyuruyor: "Nuh kavmi de elçileri yalanladı. Hani, kardeşleri Nuh onlara şöyle demişti: Siz sakınmayacak mısınız? Doğrusu ben, size gönderilmiş güvenilir bir peygamberim."[4]
Hz. Muhammet (s.a.a) de peygamberliğe erişmeden önce bile, her hususta doğru olduğundan halk arasında emin lakabını almıştı.
Bu sıfatlardan birisi de halka karşı şefkat ve rahmet duygusudur.
Allah Teala Hz. Resulullah (s.a.a) hakkında şöyle buyuruyor:
"Andolsun! Sizden olan öyle bir elçi size gelmiştir ki, sıkıntıya düşmeniz ona ağır gelir, üzerinize düşkün, mü'minler için şefkat ve rahmetle doludur."[5]
Yine, o Hazret hakkında şöyle buyurmuştur: "Allah'ın rahmetinden dolayı, sen onlara karşı yumuşak davrandın. Eğer kaba ve katı kalpli olsaydın, şüphesiz etrafından dağılır giderlerdi. Onları affet, on¬lara mağfiret dile, iş hakkında onlara danış, fakat karar verdin mi artık Allah'a güven, doğrusu Allah güvenenleri sever."[6]
Peygamberler kavimlerinin hidayeti uğruna her türlü işkence ve acılara maruz kalmalarına rağmen, onların iman etmediği için üzülüyor ve nankörlüklerine karşı onlara nefret ve kin duymuyorlardı.
Hz. Nuh (a.s) kendi kavmi tarafından defalarca cismi işkenceye maruz kaldığı halde, yılmadan dokuz yüz elli sene hidayete davet etmiştir.
İslam Peygamberi Hz. Muhammed (s.a.a) için de aynı şey söz konusudur. Halkın onca hakareti, onca saygısızlığı, onca çeşitli işkencelerine rağmen, ümmetinin hidayetinden başka bir şey düşünmüyor ve onların sapıklık ve felaket yolunu seçmelerinden dolayı üzülüyordu. Hatta Cenab-ı Hak sevgili Peygamberi'ni uyarmak zorunda kalıyor ve: "Neredeyse, onlar inanmadılar diye, onlara üzülerek ve peşlerine düşerek kendini helak edeceksin"[7] buyuruyor.
Bu sıfatlardan bir diğeri de herhangi dünyevi bir amaç peşinde olmayıp sırf Allah'ın rızasını gütmektir. Nitekim ilahi peygamberler amaçlarının Allah'ın rızasından başka şey olmadığını açıkça ilan ederek hepsi: "Ben bu görevime karşı sizden bir ücret istemiyorum. Benim mükâfatım ancak âlemlerin Rabbine aittir"[8] demişlerdir
[2] - Nehc-ül Belağa Hutbe: 94
[3] - Meryem: 41
[4] - Şuâra: 105, 106, 107
[5] - Tevbe: 128
[6] - Al-i İmran: 159
[7] - Kehf: 6
[8] - Şuârâ: 109
Peygamberlerin Sıfatları -1
Kur'an-ı Kerim Nübüvvet Senedidir
HERKES GÜCÜNE GÖRE İMTİHAN EDİLİR
PEYGAMBERLER HAKKINDAKİ İNANCIMIZ
NÜBÜVVET'E DAİR İNANCIMIZ