Ailede Fazilet Tecellileri-6
Böyle kadın ve erkekler birbiriyle ortak bir hayat kurduklarında hayatları, nur, sefa, temizlik, hayır, bereket, doğruluk üzere olmaktadır. Erkek, bu hayatta ideal bir erkek, kadın da bu hayatta ideal bir kadın ve hayatları da temiz bir hayat olmakta, dünya ve ahiretleri de bayındır hale gelmektedir.
Merhum Meclisi şöyle buyurmuştur:
“Bazı erkekler iş için evinden çıktıklarında hanımı ve çocukları şöyle diyorlardı. Haram kazançtan sakın. Şüphesiz biz fakirlik ve darlığa sabrederiz ama ateşe sabredemeyiz.”
Gerçekten de bundan daha yüce bir fazilet düşünülebilir mi ki kendini kıyamet gününün azabından koruma pahasına sabretmek, zorluklara ve sıkıntılara direnmek!
Ben birçok büyük şahsiyetler gördüm ki, yumuşak bir tonla ve yumuşak bir sesle arada bir eşini ve çocuklarını, kendi gücünü aşan isteklerde bulunmaktan sakındırıyor ve onlara işi düzeldiği zaman isteklerine cevap vereceğini vaat ediyor, kadın ve çocukları da buna teslim olarak erkeği ruhsal açıdan işkence ve sıkıntıya düşürmekten sakınıyorlardı. Bu esas üzere rahat, ilâhi, nurani ve sefalı bir hayat sürüyorlardı.
Hatice-i Kübra, zorluk ve şiddet günlerinde yüce eşiyle, uyum içinde yaşayan, sıkıntı ve zorluklarına ortak olan bir kadındı. Hatice-i Kübra, Peygamber (s.a.a) ile öyle bir yaşadı ki ölümünden sonra da Peygamber (s.a.a) onu hatırladığı zaman kendisi için rahmet talep ediyor, gözyaşı döküyordu.
Hatice-i Kübra, Allah Resulü ile evliliğinin ilk yıllarında bütün sermayesini ve eşsiz varlığını Peygamber’in yolunda harcadı. Peygamber de onun servetini fakirlerin sorunlarını halletme ve hak dininin yayılması yolunda harcadı. Böylece o maldan hiçbir şey kalmadı. Hatice-i Kübra ömrünün sonlarında eşiyle birlikte, çok sade, eşyası az bir evde zorluk ve yokluk içinde yaşadı.
Yüce eşine o zor günlerde söylediği o tek sözü, ömrünün son anlarında da söyledi ve o da yaşlı gözlerle Peygamber’e söylediği şu sözdü: “Acaba Allah benden razı mıdır? ” Bu esnada vahiy emini nazil olarak şöyle arz etti: “Ey İslâm Peygamberi! Allah şöyle buyurmaktadır: “Selamımı Hatice’ye ulaştır ve kendisine rızayetimi bildir.” Hatice fevkalade sevindi ve Peygamber’e şöyle arz etti: “Şimdi hayat ve ölüm benim için çok tatlı oldu.”
O günler, henüz dört yaşında olan Hz. Fatıma, evde annesinin boş yerini görünce merhametli babasına şöyle sordu: “Annem nerede? ” Allah Resulü (s.a.a) şöyle cevap verdi: “Melekuti varlıklarla birliktedir ve onlarla oturmaktadır.”
Evet, imanının etkileri, amellerinde ve ahlâkında aşikâr olan kadın, melekuti ve arşi bir varlıktır. Hak Teâlâ’nın rızayet ve hoşnutluk kaynağıdır. Fazilet ve kemallerin çeşmesi konumundadır.
Ailede Fazilet Tecellileri-5
Ailede Fazilet Tecellileri-4
Ailede Fazilet Tecellileri-3
Ailede Fazilet Tecellileri-2
Ailede Fazilet Tecellileri-1