İmam Kazım (as)’ın Hayatı-4
Naklettiklerine göre bir gün Harun Reşit, İmam Kazım’dan (a.s) şöyle sorar: Sizler Ali’nin (a.s) evlatları olduğunuz halde nasıl Allah Resulü’nün (s.a.a) evlatları olduğunuzu söylüyorsunuz.? Çünkü erkek anne aracılığıyla değil, baba aracılığıyla ceddine mensup olur. İmam (a.s) bunun cevabında şu ayeti okur: “Zürriyetinden Dâvud’u, Süleyman’ı, Eyyub’u, Yûsuf’u, Mûsâ’yı ve Hârûn’u da. İyilik yapanları işte böyle mükâfatlandırırız. Zekeriya’yı, Yahya’yı, İsa’yı, İlyas’ı doğru yola erdirmiştik. Bunların hepsi salih kimselerden idi.”[1] Oysaki Hz. İsa’nın babası yoktu ama annesi aracılığıyla o peygamberlere müntesip olmuştur. Bu şekilde biz annemiz Fatıma Zehra (a.s) aracılığıyla Peygambere ulaşmaktayız. Aynı şekilde Yüce Allah şöyle buyurmuştur: “Sana (gerekli) bilgi geldikten sonra artık kim bu konuda seninle tartışacak olursa, de ki: Gelin, oğullarımızı ve oğullarınızı, kadınlarımızı ve kadınlarınızı çağıralım. Biz de siz de toplanalım. Sonra gönülden dua edelim de, Allah’ın lânetini (aramızdan) yalan söyleyenlerin üstüne atalım.”[2] Peygamber (s.a.a), Hıristiyanlar ile bu restleşme esnasında Ali, Fatıma, Hasan ve Hüseyin (a.s) dışında hiç kimseyi davet etmemiştir. O halde Hasan ve Hüseyin Peygamberin (s.a.a) evlatlarıdır.[3]
Musa b. Cafer’in İlim ve Ahlakı
Değişik ilimlerdeki İmamın (a.s) geniş ilmi ve onun ahlaki ve manevi erdemleri hakkında birçok rivayet mevcuttur. İmam Musa Kazım değişik ilimleri kendisinde toplamaması, ahlaki ve manevi kemal ve erdemleri taşımaması mümkün müdür; zira o nübüvvet evi, risalet kaynağı ve meleklerin indiği yerde yetişmiştir.
Bu alandaki rivayetler çoktur. Burada onlardan üç numuneye işaret edeceğiz:
Ebu Hanife şöyle demektedir: İmam Sadık (a.s) zamanında hacca gitmiş idim. Medine’ye ulaştığım zaman kendisinin evine gittim. Kapı önünde kendisinin izin vermesi için beklemeye başladım. Bu esnada bir erkek çocuğu evden dışarı çıktı. Ondan tuvalet nerede diye sordum. Bekle dedi ve sonra duvara yaslandı, oturdu ve şöyle dedi: Akarsu kenarında, meyve ağaçları altında, mescit avlusunda ve yol üzerinde su dökmekten ve hacet gidermekten sakın. Duvarın arkasına git ve kıbleye arkanı ve önünü dönmekten kaçın…” Ebu Hanife şöyle devam eder: Bu çocuktan bu sözleri duyunca şaşırdım ve ondan adını sordum. Ben Musa b. Cafer’im diye söyledi. Ey genç günah ve isyan nedir diye kendisinden sordum. Cevap olarak şöyle dedi: Günah ve isyan için üç hal tasavvur edilebilir:
1. Günahın kul tarafından olmayıp Allah tarafından olması. Bu durumda Allah’ın mürtekip olmadığı bir şey yüzünden kulu cezalandırması uygun değildir.
2. Günahın Allah ve kul tarafından ortak yapılması. Bu durumda da güçlü ortağın zayıf ortağa zulüm yapması uygun değildir.
3. Günahın kul tarafından yapılmasıdır ve doğrusu da budur. Bu durumda eğer Allah kulunu bağışlarsa, bu O’nun cömertlik ve lütfüdür. Eğer cezalandırırsa kulun günah ve itaatsizliği sebebiyledir.
Ebu Hanife şöyle demektedir: Bu sözleri bu erkek çocuktan (Musa b. Cafer) duymayla cevabımı aldım ve İmam Sadık’ı (a.s) görmekten vazgeçtim. İbn. Şehr Aşub Menakib adlı kitabında hadisin sonunu şöyle nakletmektedir: Bu sözleri ondan (İmam Musa Kazım) duyduktan sonra o gözümde büyüdü, gönlümde yer edindi ve içten şu ayeti okudum: “Onlar birbirlerinden (türeme tek) bir zürriyettir.”[4] Bilginler, değişik ilim dallarında kendisinden birçok rivayet nakletmiştir ve dini metinlerimiz bu ilimlerle doludur.[5]
[1] Enam, 84-85.
[2] Ali İmran, 61.
[3] el-Fusulu’l-Muhimme, s. 338; Ayat-i Enam, 84; Ali İmran, 61.
[4] Tuhafu’l-Ukul, s. 303; Menakib, İbn. Şehr Aşub, c. 4, s. 314.
[5] Mekatilu’t-Talibin, s. 499-500; Tarih-i Bağdat, s. 28.
İmam Kazım (as)’ın Hayatı-3
İmam Kazım (as)’ın Hayatı-2
İmam Kazım (as) ın Hayatı-1
İMAM MUSA KAZIM (as)IN KISACA HAYATI
İMAM KÂZIM'IN (a.s.) ŞEHADETİ