Dostluk ve Arkadaşlık-3
İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur:
“İnsanlar, denenmeden ve imtihan edilmeden tanınmazlar. Öyleyse, hanımını ve çocuklarını, hazır olmadığın vakitlerde imtihan et; dostunu, musibet ve sıkıntıda; kendi akrabalarını da, muhtaç olduğun ve yoksul düştüğün vakitlerde…”[1]
Kusursuz Dost
Gerçekleri kabul etmek, bütün meselelerde takdir edilen bir davranıştır. Bu cümleden, dost bulmak ve dost seçmede de…
Bazıları çok ütopik düşünür, somut ve apaçık gerçeklerden uzaklaşarak hayal ve zihin aleminde gezinirler. İşte kusursuz dost da, ele geçirilmeyen bu tür bir ütopyadır.
Elbette, güç ve imkanlar ölçüsünde çalışarak dostluklarda zaaf noktaları daha az olan insanlarla birlikte olmaya çaba gösterilmelidir. Eğer kusursuz da olsa ne ala! Ancak… acaba kusursuz insan (masumlardan hariç) bulunabilir mi? Herkesin bir konuda, kusuru ve zayıf noktası olabilir. Nasıl ki, ideal ve yüzde yüz kusursuz ve eksiksiz bir eş isteyen kimse, bekar ve yalnız kalıyorsa, aynı şekilde yüzde yüz kusursuz dostların peşinde olanlar da yalnız kalmaya mahkumdurlar. Bu hakikat, dikkat edilmesi gereken apaçık bir gerçek olarak Hz. Ali (a.s)’ın bir sözünde şu şekilde gelmiştir:
“Kim kusursuz bir kimseyle dostluk ve kardeşlik kurmak isterse, dostları az olur.”[2]
Diğer Nükteler
Dostluk konusunda, bizim hadis hazinelerimizde birçok cevherler vardır. Bu özette, genişçe bahsetmemiz mümkün değil. Ancak, o faydalı hadis içeriklerinden mahrum kalmamak için, burada önemsenmesi gereken dostluk ilkelerinin diğer nüktelerinden bir fihrist getireceğiz. Bu fihrist, bu konu hakkındaki hadislerden alınmıştır:
Her şeyin tazesini, dostlardan ise eskisini seçin.
İnsanın büyüklüğünün nişanelerinden biri de, eski dostlarını koruyabilmesidir.
Dostların en iyisi, nasihat etmek ve hayır dilemekte, yağcılık yapmayanlar, ayıplarınızı size söyleyenler, uhrevi işlerde size yardımcı olanlar, sizleri günahlardan alıkoyanlar ve sizin sürçmelerinize göz yumanlardır.
Dostunuzu çok fazla kınamayın. Zira kin doğurur.
En kötü dostlar, dostlukları sizi sıkıntı ve zahmet sokanlardır.
Gerçek dost, dostunun kusurlarını gizlice kendisine söyleyendir, başkalarının yanında açıkça değil.
Birisiyle dost olduğunuz vakit, onun adını, babasının adını, kabilesinin adını, şehrini ve memleketini sorun. Bu çeşit bilgi elde etmek, dostluktaki sadakatin alametidir.
Bir dostunuza alaka ve sevgi duyduğunuzda, bu sevginizi aşikar edin ve ona söyleyin. Bu, sevginin ve aradaki muhabbetin artmasına yol açar.
Dosttan size ne (kötülük) ulaşırsa, sabrediniz. Zira, sabır ve tahammül kusurları örter.
Dost ve kardeşlerinizi, her hatayla muaheze etmeyiniz, onları hesaba çekmeyiniz. Aksi takdirde dostlarınız azalır.
Allah (c.c) dostlukların sürmesini sever. O halde, dostluklarınıza süreklilik kazandırınız.
Sadece tamah, korku, temayülat, ya da yemek-içmek için sizinle dost olanlarla dostluk kurmayınız. Takvalı olan dostlukların peşinde olunuz.
Muhabbet ve dostluğunuzu yersiz ve zamansız harcamayınız. Bu çeşit davranış, dostlukları parçalayıp dağıtmaktır.
Bu bölümün sonunu, Emir’ul-Müminin (a.s)’dan güzel bir hadisle bağlayalım. İmam Ali (a.s) bu hadisinde bizi müslüman kardeşlerimizin ve dostlarımızın haklarına riayet etmeye yönlendirmekte, dostluk ve birliktelik bahanesiyle onların haklarını ayaklar altına almaktan nehyetmektedir. Hz. Ali (a.s) şöyle buyurmaktadır:
“Aranızdaki dostluğa güvenerek kardeşinin hakkını zayi etme. Çünkü hakkını zayi ettiğin kişi artık senin kardeşin değildir.”[3]
Dostlukların, hissî ve dostane ilişkilerin değerini bilelim.
Sadık, vefalı, pak ve takvalı dostlardan el çekmeyelim.
Sevgi meşalesini, kendi kalbimizde, ışıklı ve yanar tutalım.
Dostlara karşı, dil yarası, tahkir edici sözler ve düşmanlık doğurtucu davranışlardan uzak duralım.
Dostluk ilkelerini tanıyalım ve bunları uygulamaya çalışalım.
[1] Mizan’ul-Hikme, c. 5, s. 313
[2] a. g. e, c. 1, s. 55
[3] Nehc’ul-Belağa, Mektup: 31
Dostluk ve Arkadaşlık-2
Dostluk ve Arkadaşlık-1
Layık Dost Özellikleri