• Nombre de visites :
  • 1124
  • 11/12/2010
  • Date :

İMAN VE SEVGİ-7

iman ve sevgi

Hz. Ali (a.s) bu gerçeğe işaret ederek şöyle diyor: "Ey mevlam! O, senin önceden yaptığın merhametini umduğu halde nasıl azapta kalabilir? Ya senin fazl ve rahmetini ümit ettiği halde ateş onu nasıl yakabilir? Sen onun sesini işittiğin ve yerini gördüğün halde ateş onu nasıl yakabilir? Sen onun zaaf ve güçsüzlüğünü bildiğin halde cehennemin alevleri onu nasıl kuşatabilir? Sen onun sadakat ve doğruluğunu bildiğin halde cehennemin tabakaları arasında nasıl kalır? O seni "Ey Rabbim" diye çağırırken cehennem'in azap melekleri nasıl ona eziyet edebilir?"

Acaba azap meleklerinin böyle bir kulu cehennem ateşine sürüp işkence vermeleri mümkün müdür? Oysa o Allah-u Teala'yı çağırmakta, O'na yalvarmakta ve tevhit ehli diliyle O'na sığınmaktadır. Allah-u Teala'nın hayatımızda görünen hilim ve ihsanı kesin olarak böyle bir şeyin olmayacağını kanıtlıyor. Hz. İmam Ali (a.s) da Allah'ın geçmişteki hilim ve ihsanının onun gelecekteki, ihsanının nişanesi sayarak şöyle diyor: "Oysa o senin geçmişte olan hilmini ummaktadır." Böylece Hz. İmam Ali (a.s) kulun Allah'a olan muhabbetinden, Allah'ın ona karşı muhabbetini keşfediyor.

Böylece cehennem ateşi içerisinde bile Allah'a aşk ümidinin kalbinden ayrılmayacağına O'ndan gayri bir sığınacak aramayacağına inandığı gibi, Allah-u Teala'nın da kalbinde böyle bir sevgiyi taşıyan kulunu hayal kırıklığına uğratmayacağına kesin olarak emindir.

Hz. İmam Ali'nin bu halis bağlılık, bu güvenini ifade eden şu sözleri üzerinde bir defa yine düşünelim: "Hayır asla asla böyle olmaz, senden böyle bir şey beklenmemektedir, senin fazlından bilinen de bu değildir. Böyle bir şey senin kendi fazl ve ihsanınla Tevhit ehli kullarına yaptığın muamelelere de benzememektedir. Ben kuşkusuz olarak biliyorum ki, eğer inkar edenlerini azaplandıracağına ve düşmanlarını ebedi olarak cehennemde tutacağına hükmetmeseydin, cehennem ateşini soğuk ve esenlik kılardın ve hiç bir kimseyi oraya bırakmazdın." (Mefatih-ül Cinan Kumeyl Duası)

Mevlasını sevmekte olan, mevlasıyla olan kulun ilişkisinde bu karşılıklı güven ve bağlılık ortamını Hz. İmam Ali'nin (a.s) diğer sözlerinde de görmekteyiz. Mesela, Hazret, meşhur münacatında Allah-u Teala'ya şu sözlerle hitap ediyor: "Andolsun senin izzet ve celaline, seni öyle seviyorum ki, onun tadı artık kalbimde yerleşmiştir. Vahdaniyetine inananların gönülleri, seni sevenlerin senin tarafından sevilmediklerine nasıl inanabilir?!" (Münacat-i Ehl-i Beyt, s.96-97)

Ve Hz. İmam Zeyn-ül Abidin'in duasında da şu cümlelerin yer aldığını görüyoruz: "Ey Allah'ım, vahdaniyetine ikrar etmekle izzet verdiğin bir nefsi, nasıl kendi hicranınla alçaltırsın? Ve sevgin ile dolmuş olan bir kalbi, nasıl ateşinin hararetiyle yakarsın?" (Bihar-ül Envar, c.94, s.145)

Yine O Hazret Ebu Hamza-i Sümali'ye öğrettiği mübarek Ramazan ayının seherlerinde okunan duada da Allah-u Teala'ya şöyle sesleniyor: "Ey Rabbim, acaba sana olan hüsnü zannımızı hiçe mi çıkaracaksın?! Ya da ümitlerimizi boşa çıkararak bizi hayal kırıklığına mı uğratacaksın? Asla! Ey Kerim olan Allah, senin hakkındaki düşüncemiz böyle değildir, Senden umduğumuz da bu değildir. Ey Rabbim, bizim senden beklenti ve arzumuz çoktur. Sana olan ümidimiz ise büyüktür." (Mefatih-ül Cinan, Ebu Hamza-i Sümali Duası)


İMAN VE SEVGİ-6

İMAN VE SEVGİ-5

  • Yazdır

    Arkadaşlarına gönder

    Yorumlar (0)