• Nombre de visites :
  • 1973
  • 25/7/2010
  • Date :

Şaban Ayı Duaları 4

şaban ayı

  İnsanın kalbi tıpkı ayna gibi berrak ve apaydındır ve dünyaya aşırı ilgi duyup fazla günah işeme neticesinde kararır, ama insan hiç olmazsa orucu Hak Teala için riyasızca ve tam bir ihlasla tutarsa (diğer ibadetler ihlasla olmasın demiyorum, bütün ibadetlerin riyasız ve ihlasla yapılması gerekir zaten); şehvetlerden çekinme, lezzetlerden sakınma ve Allah’tan gayrısından kesilip kopma olan bir ibadeti -orucu- şu bir ayda iyi bir şekilde yerine getirebilirseniz Allah Teala’nın lütfuyla kalbinizin aynasının siyahlığını gideriverir ve umulur ki tabiat alemiyle dünyevî lezzetlerden yüz çevirip vazgeçmenizi ve “Kadir Gecesi”ne gireceğiniz sırada; o gece evliyalarla hasıl olan nurâniyetleri elde etmenizi sağlar.

  İşte böyle bir orucun mükafaatı ise Allah’tır, nitekim şöyle buyurmaktadır: “Oruç benim içindir ve onun mükafaatını ben veririm” [1] Böyle bir orucun ödülü de bundan başka bir şey olamaz. Böyle bir oruç karşılığında Naim cennetleri değersiz olup, onun mükafaatı olarak addedilemez. Ama insan tutar da, oruçluyum, diyerek yiyeceğe yumduğu ağzını insanların gıybetini yapmaya açarsa ve akşam sohbetleri için vakit ve fırsatın daha elverişli olduğu mübarek Ramazan ayı gecelerinde gıybet, iftira ve Müslümanlara hakaretle sabahlarsa eline hiçbir şey geçmez ve hiçbir –hayırlı netice-  kazanamaz. Bilakis, böyle oruç tutan biri, Hakk’ın ziyafet sofrasında misafir olarak bulunmanın usul ve erkânına uymamış ve kendi velinimetinin hakkını zayi etmiş olur;  öyle bir velinimet ki, insanı yaratmadan önce onun için gerekli olan bütün huzur, rahatlık ve yaşam gereçlerini hazırlayıp amâde etmiş, tekamül gereçlerini amâde etmiş  -ve bu cümleden olmak üzere- insanların hidayeti için peygamberleri göndermiş, semavî kitaplar indirmiş, insanı azametin madeni ve en güzel nura ulaştırabilmek için –ona- güç vermiş, akıl ve idrak lütfetmiş, kerametler buyurmuştur; şimdi de kullarını kendi konukevine davet ederek O’nun nimet sofrasına oturmalarını, ellerinden ve dillerinden geldiğince hazret-i Hak Teala’nın şükrünü yerine getirmelerini istemiştir. Kullarının O’nun nimet sofrasından yararlanıp kendilerine verilen huzur ve rahatlık nimetlerinden faydalanmaları –sonra da tutup- efendileri olan bu sofra sahibine karşı muhalefette bulunup O’nun aleyhine kıyam etmeleri ve kendilerine lütfetmiş olduğu araç gereçleri O’nun isteğine aykırı şekilde kullanmaları doğru mudur? İnsanın, efendisinin sofrasına oturması ve velinimeti olan muhterem ev sahibine karşı edepsizce ve küstahça davranışlarıyla saygısızlıkta bulunup hakaret etmesi, ev sahibinin karşısında pek çirkin ve yakışıksız düşen şeyler yapması kadir-kıymet bilmemezlik değil midir?

  Misafir en azından ev sahibini tanımalı, onun konum ve mevkiine vakıf olmalıdır; -çağrıldığı- meclisin usul ve edebini bilmeli, ahlâk ve nezakete aykırı bir davranışta bulunmamaya özen göstermelidir. Yüce Allah’a misafir olan kimse hazreti Zülcelal’in yüce tanrılık mevkii ve konumuna vakıf olmalıdır. İmamlarla (as) büyük ilahi peygamberlerin daima daha iyi tanımaya ve daha mükemmel bir şekilde vakıf olmaya çalıştığı ve böylesine bir nur ve azamet madenine ulaşabilmeyi hep arzuladıkları bir mevki ve konumdur bu: “ Ya Rabbi! Gönül gözlerimizi seninle görüşmenin nuruyla aydınlat ki gönül gözleri nur perdesini aşıp Azamet ve Celal madenine ulaşabilsin ve canlarımız senin yüce ve mukaddes dergâhına ait olabilsin”

  Buradaki  “ziyafetullah” “azametin madeni”dir. Allah Tebarek ve Teala hazretleri kullarını nur ve azamet madenine davet etmektedir; ama kul, layık olmazsa, böylesine görkemli ve muhteşem bir makarna giremeyecektir. Allah Teala hazretleri  (cc) kullarını bütün hayırlar ve iyiliklere ve birçok manevî ve ruhânî lezzetlere davet etmiştir, ama onlar böylesine yüce makamlarda bulunmaya hazırlıklı olmazlarsa o makamlara adım atamazlar tabi. Ruhi kirlilik ve pisliklerle, ahlaki rezaletlerle, kalbî ve bedenî günahlarla Allah Teala’nın (cc) yüce huzuruna nasıl çıkılır?! “Azametin Madeni” olan “Rabler Rabbi”nin  dergahına –bul halde-  nasıl varılır?! –Bu iş- liyakat ister, hazırlık ister. Zulmani hicaplarla  -perdelerle-  örtülmüş olan kirli kalpler ve şu yüzü kara halimizle bu ruhani mana ve hakikatleri idrak edebilmemiz mümkün değildir. Bu örtülerin yırtılması gerekir, kalplere gerilmiş ve Allah’ın vuslatına ermeye mani olmuş bulunan bu karanlık ve aydınlık perdelerin kenara itilmesi gerekir; ancak o zaman Allah’ın nurlu ve görkemli davet mekânına girilebilir işte.

İMAM HUMEYNİ

1-Furu-i Kâfi, 4/63, <<oruç kitabı, oruçlunun ve orucun faziletleri…>> babı, 6. hadis

İmam Humeyni’nin “Cihad-ı Ekber” kitabından alıntıdır.


Şaban Ayı Duaları 3

 

Şaban Ayı Duaları 2

  • Yazdır

    Arkadaşlarına gönder

    Yorumlar (0)