İllet ve Me’lul’un Düzeni 1
Hiç şüphesiz, Allahu Teala herşey için sebepler karar kılmıştır ki; varlık ve varlığın özellikleri o sebeplere bağlıdır. Alemde var olan varlıklar sebepsiz ve tasadüf olarak vücuda gelmemişlerdir.
Örneğin, yağmurun veya karın yağması sebepsiz olarak gerçkeleşmez. Bu hadisenin gerçekleşmesi için, bulutun meydana gelmesi ve bir noktada yerini yağmura veya kara bırakması bir gerçektir vebuda sebepsiz değildir. Aynı şekil- de insanın fiilleride insandan tesadüf üzere südur etmez. İnsan önce bir şeyi tasavvur eder, sonra o şeyde düşünür ve daha sonra onun faidesini ölçtükten sonra o şeyi yapar. Dolayısıyla her hadise ve fiilin meydana gelmesi illet ve sebebe dayalıdır. Bu bozulması mümkün olmayan bir düzendi, zira bunun böyle olmasını Allahu Teala takdir etmiştir.
Şüphesiz bu inancın özgürlük ve ihtiyar ile çakıştığı hiçbir yönü yoktur. Çünkü insanın ihtiyar ve özgürlüğünün kendisi varlık aleminin illet ve sebeplerinden birisidir ki ; insan bundan yararlanarak, isterse kendi gücü ve kudreti dahilinde olan fiilleri yapar istersede onları terk eder.
Alemde vücuda gelen hadiseler hakkında genelde üç görüş belirtmek mümkündür; 1- Alemde vüku bulan hadiselerin geçmişle hiçbir irti-batı yoktur. Her zamanda vüku bulan her hadise kendisenden önceki hadiselerle irtibat ve ilişiği yoktur. Hem onun asıl varlığı, hemde onun özellikleri, şekli, ölçüsü ve sınırı geçmişte olan hiçbir şeye bağlı değildir.
Bu görüşe göre, bu hadise ve varlıklar arasında irtibat olmadığı için hiçbir varlığın kaderinin önceden tayin olunmadığı ortaya çıkar. Bu görüşe göre illet (sebep-neden) ekolünü tamamen inkar etmek ve hadiselerin hesapsızca, tesadüf üzere ortaya çıktığını savunmak gerekir. Oysa bu yanlış bir varsayım-dır. Zira illet ekolü kabul gören umumi bir görüştür. Çünkü her hadise kesinliğini, özelliğini bir önceki hadise ile olan irtibatından kazanır. Kısacası önceki ve sonraki hadiseler arasındaki ilişki kesin ve zaruri olup inkar edilmesi mümkün değildir.
1- Her hadisenin illeti olduğunu kabul edelim ama sebep- ler ve nedenler silsilesini inkar edelim. Alemin bir illet ve failinin varlığına ve onun da yüce Allah olduğuna inanalım. Bütün hadise ve varlıkların vasıtasız ve direktif olarak Allahdan südur ettiğini v Allahdan başka fail ve etkenin olmadığını kabul edip şöyle diyelim; Allah ezelde falan hadi-senin falan zamanda olacağını biliyordu, bnun için o hadise kesin olarak o zamanda ortaya çıkacaktır ve onun ortaya çık-masında ise hiçbir etkenin müdahalesi olmayacaktır. İnsanın amel ve fiilleride bu hadise gibi insanın ihtiyar ve iradesi olmadan ortaya çıkar. Bu tür görüşler zahiri bir perdeden ve gösterişten başka bir şey değildir.
Yoktan Var Eden Neden
İnsan Ve İhtiyar