İntizarın Sevapları 1
İyilikleri tecelli ettirecek büyük kurtarıcının yolunu bekleyenlere ne mutlu! Vaat edilen evrensel kurtarıcıyı beklemekle günlerini geçiren kimselerin sevapları ne kadar da büyüktür! Muhammet’in (s.a.a) soyundan gelecek olan Kaiminin (a.f) gerçek bekleyenlerinin ne kadar da yüce ve görkemli makamları vardır!
Bekleyiş faslının sonunda bekleyiş içinde olan kimselerin, benzersiz fazilet ve makamları hakkında, din önderlerinin sözlerinden birkaç hadis nakletmeyi uygun gördük:
İmam Caferi Sadık (a.s) şöyle buyuruyor:
“... Ne mutlu bizden olan Kaim'in izleyicilerine! Onlar, onun gaybeti döneminde, onun zuhurunu beklerler. Zuhur ettiğinde de ona itaat ederler. Korkmayacak ve üzülmeyecek olan "Allah'ın Velileri" onlardır...” [1]
İmamın zuhurunu bekleyen kimsenin, Allah’ın dostluk madalyasını göğsüne takmasından başka övünç verici bir şey olabilir mi? Üzülmesine ve ümitsizliğe kapılmasına bir neden olabilir mi? Çünkü bekleyiş inancı bekleyen kimsenin yaşamına ve ölümüne değer kazandırır.
İmam Seccad Zeynelabidin (a.s) şöyle buyuruyor:
“Kaimimizin gaybet döneminde, bizim velayetimiz üzere sabit kalanlara; Allah, Bedir ve Uhud’da şehit olanların sevabının bin kat fazlasını verecektir.”[2]
Evet, gaybet döneminde imam-ı Zaman’ın (a.f) velayeti üzere sabit kalanlar ve imam ile yapmış oldukları anlaşmaya vefalı olanlar; Peygamber efendimizin (s.a.a) ordusunda, Allah düşmanlarına karşı savaşıp kana boyanan asker gibidirler!
Onlar, canlarını ölüm oklarına siper ederek Allah Resulü’nün (s.a.a) gerçek halifesinin (a.f) zuhurunu bekleyen kişilerdir. İşte onlar, şu an bile savaşta hak cephesinin komutanının yanındadırlar.
İmam Caferi Sadık (a.s) şöyle buyurmaktadır:
“Eğer sizden birisi İmam Mehdi’nin (a.f) zuhurunu beklediği bir halde ölürse, Kaim’in (a.f) çadırında ve onun yanında olan kimse gibidir! Biraz durakladıktan sonra şöyle devam etti: Hayır, hazretin yanında kılıç çekip savaşan kimse gibidir.” Sonra şöyle buyurdu: “Allah’a ant olsun! Resulullah’ın (s.a.a) yanında şahadet şerbeti içen kimse gibidir.”[3]
Bu grubu, asırlar ön ce büyük İslam Peygamberi Hz. Muhammet (s.a.a) kardeşleri ve arkadaşları olarak tanıtmıştır. Onlara olan muhabbet ve alakasını dile getirmiştir.
İmam Muhammed Bakır (a.s) şöyle buyurmaktadır:
“Bir gün, Peygamber (s.a.a) ashabı ile birlikte otururken şöyle buyurdu: “Allah’ım! Kardeşlerimi bana göster! Bu cümleyi iki defa tekrar etti. Sahabe “Ey Allah Resulü (s.a.a)! Biz senin kardeşlerin değil miyiz?” dediler.
Hazret şöyle buyurdu: “Hayır, sizler benim sahabemsiniz. Kardeşlerim, ahir zamanda gelecek olanlardır. Beni görmedikleri halde bana iman edeceklerdir. Allah onları bana, kendilerinin ve babalarının isimleri ile tanıttı... Onların dinleri konusundaki dayanıklılıkları; gece karanlığında geven dikenlerini koparmaktan ve yakıcı ateşi ele almaktan daha zordur. Onlar hidayet meşaleleridir. Allah onları fitne oklarından kurtarmıştır.” [4]
[1] - Kemaluddin, c.2, bab.33, h.54, s.39
[2] - Kemaluddin, c.2, bab.31, h.6, s.592
[3] - Biharu’l-Envar, c.52, s.126
[4] - Biharu’l-Envar, c.52, s.123
ZUHUR ZAMANI
Gaib İmamın faydası nedir?