Kıyamet Şafağında 2
Sen yorgun, ümitsiz ve bitkin bir şekilde onu takip etmekten vazgeçer ve durursun artık.
Kan ter içerisinde kalmışsındır. Terin gözlerine inip onu yakmaya başladığında onu silmeye çalışırsın ama nafile.
Sıkkın bir vaziyette başın aşağıda ilerlemek istediğinde baban seni görür ve sana seslenir.
Ama sen yaptığın günahlardan dolayı utanarak babandan kaçmaya başlarsın. Kendi kendine:
“Bu sahneden bir an önce kaçıp kurtulmam gerek.” dersin!
Bu sırada bir ses, senin bütün bedenini sarıverir:
“Kötülük kazanmış olanlara gelince; her kötülüğe aynıyla ceza verilir ve onların yüzlerini zillet bürür. Onları Allah’tan kurtaracak yoktur. Yüzleri adeta kap karanlık bir gecenin parçalarıyla kaplanmış gibidir. Onlar, ateş ehlidirler. Onlar orada ebedi kalıcıdırlar.”[1]
“Durdurun onları; çünkü onlar sorguya çekileceklerdir.”[2]
Bu sesleri duyunca kendi kendine şöyle dersin:
“İşte o gün insan: “Kaçacak yer nerede?” der. Hayır. Hiçbir sığınak yoktur.”[3]
Bir önceki yerine dönüp onca kalabalık topluluk arasında, o kıyamet sahnesinde akrabalar ve arkadaşlarını aramaya başlarsın.
Onlardan birini bulduğunda yardım dilersin, o da sana şöyle der:
“Bana yardımcı olabilirsin diye ben de seni arıyordum, eyvahlar olsun bana!”
…Ve sen rahatsız, üzgün ve şaşkın bir halde akıbetinin ne olacağını düşünürken kendi kendine:
“Acaba kurtulmam için bir yol var mı?” diye sorarsın.
Bu sırada bir ses sana şöyle seslenir:
“Dünyada bana ortak koştukların nerede? Koştuğun ortakları yardımına çağırsana!”[4]
Ona şöyle cevap verirsin:
“Allah’a andolsun Rabbim biz müşrik değildik.”[5]
Bu yalanla birlikte dudaklarına mühür vurulur.
“Dil ve dudaklar yerine bedenindeki deriler, eller ve ayakların yaptığın günahlar ve sapkınlıklarına şahitlik ederler.”[6]
Yavaş yavaş perdeler aralanır ve gerçekler ortaya çıkmaya başlar. O anda yalan konuşup, inkâr etmenin anlamsız olduğunu anlarsın.
“Her insanın amellerini kendi boynuna doladık. Kıyamet günü onun için, açılmış halde karşısında bulacağı bir kitap çıkarırız.”[7]
O anda İmam Musa Kazım’ın (as) şu sözünü hatırlarsın:
“Dünyada kendinden gafil olup, her gün kendi muhasebesini yapmayan bizden değildir.”[8]
Kendi kendine şöyle dersin:
“Keşke dünyada hak rehberlerin sözlerine uysaydım! Böylece gerçek insanlık yolunu bulurdum ve bencil insanların izinden gitmezdim.”
Ancak bunun için geçtir, kurtuluşun için hiçbir yol kalmamıştır. Sen utanç içerisinde ve başın aşağıda şöyle feryat edersin:
“Allah’ım! Beni cehenneme göndermen, bu içinde bulunduğum durumumdan daha iyidir.”
Ama bu ilahi azabı tatmalısındır;
“Onu senden uzaklaştıracak güce sahip hiç kimse yoktur.”[9]
1-Yunus, 27
2-Saffat, 24
3-Kıyamet, 10-11
4-Kasas, 62-64
5-Enam, 23
6-Biharu’l-Envar, c.7, s.413
7-İsra, 13
8-Camius-Saadet (Neraki), c.3, c.92
9-Mearic, 2
“Kıyamet Yakındır” kitabından alıntıdır.
Kıyamet Şafağında 1
Akıl ve Kıyamet