YOL HARİTAMIZ KUR’ÂN 2
ABDULLAH YILDIZ
İnsana iki yol gösteren ve onu bu yollardan birini tercihte özgür bırakan Rabbimiz, insanoğlunun üzerinde yürüdüğü taktirde dünya ve ahiret saadetini elde edeceği Doğru Yol’un yol haritasını da apaçık ortaya koydu:
“Doğru Yol’u göstermek Bize aittir.” (92/12)
“Şüphesiz Biz ona (Doğru) Yol’u gösterdik. İster şükredici olur, isterse nankör.” (İnsan 76/3)
Sırât-ı Müstakîm’in yani Dosdoğru Yol’un işaret taşlarını ve insanlığı esenliğe ulaştıracak şaşmaz ilkeleri içeren vahyî gerçeklik, model insanlar olan peygamberler aracılığı ile bildirildi ve örneklendi.
“İnsanlar bir tek ümmet idi. Sonra Allah, müjdeleyici ve uyarıcı olarak peygamberleri gönderdi. İnsanlar arasında, anlaşmazlığa düştükleri hususlarda hüküm vermeleri için, onlarla beraber hak yolu gösteren kitapları da gönderdi. Ancak kendilerine kitap verilenler, apaçık deliller geldikten sonra, aralarındaki kıskançlıktan ötürü dinde anlaşmazlığa düştüler. Bunun üzerine Allah iman edenlere, üzerinde ihtilafa düştükleri gerçeği izniyle gösterdi. Allah dilediğini doğru yola iletir.” (Bakara 2/213)
Ebedi yol haritası ise son vahiy olan Kur’ân! “De ki:
Doğru yol ancak Allah'ın yoludur.”(Âl-i İmran 3/73)
Evet, mutlak hakikat yalnızca ve sadece Kur’ân’dır. O’nun dışındaki yollar ise mahza dalâlet!
“Hakk’tan sonrası/başkası sadece sapıklıktır!” (Yunus 10/32)
“Şüphesiz bu, benim dosdoğru yolumdur. Buna uyun. (Başka) yollara uymayın. Zira o yollar sizi Allah'ın yolundan ayırır. İşte sakınmanız için Allah size bunları emretti.” (En’âm 6/153)
“Ve Allah (sizi) Selâmet Yurdu’na çağırır ve dilediğini Sırât-ı Müstakîm’e iletir.” (Yunus 10/25)
Yol tercihi elbette insan iradesine bırakıldı; isteyen Hak Yol’u, isteyen de batıl yolları tercih eder. Ancak Allah insanların Doğru Yol’da olmasına razı olur, sapıklığa ise razı olmaz.
“O, bir grubu doğru yola iletti, bir gruba da sapıklık müstehak oldu. Çünkü onlar Allah'ı bırakıp şeytanları kendilerine dost edindiler. Böyle iken kendilerinin doğru yolda olduklarını sanırlar.” (A’râf 7/30)
Kendilerini doğru yolda zanneden şeytanın dostları, gurur ve kibirleri sebebiyle hakkı bulamazlar.
“Yeryüzünde haksız yere kibirlenenleri âyetlerimden uzaklaştıracağım. Onlar her tür mucizeyi görseler de iman etmezler. Doğru yolu görseler onu yol edinmezler. Fakat azgınlık yolunu görürlerse, hemen ona saparlar. Bu, onların âyetlerimizi yalanlamalarından ve onlardan gafil olmalarındandır.” (A’râf 7/146)
Sırât-ı Müstakîm üzre yürüyenler kendilerine iyilik ederler, ondan sapanlar ise zarar ve ziyanda olurlar.
“Şüphesiz Biz bu Kitab'ı sana, insanlar için hak olarak indirdik. Kim doğru yolu seçerse kendi lehinedir; kim de saparsa ancak kendi aleyhine sapmış olur. Sen onlar üzerinde vekil değilsin.” (Zümer 39/41)
Sapkınlıkları sadece kendilerine zarar veren inkarcılar ne kadar çok, ne denli güçlü olurlarsa olsunlar Allah’a da Allah’ın davasına da zarar veremezler. Onlara, Hz. Musa’nın (a.s), egemen küfür ve zulüm düzenlerine karşı çağlar ötesinden gelen muhteşem sözünü kıyamete kadar haykırmaya devam etmeliyiz:
“Eğer siz ve yeryüzünde bulunanların tamamı küfretseniz/inkâr etseniz (ne yazar!); muhakkak Allah Ganî’dir (hiçbir şeyinde noksanlık olmaz), Hamîd’dir (hamde lâyık olandır).” (İbrahim 14/8)
Dosdoğru Yol’da yürüyüp dosdoğru yaşayanlara gelince; onlar için ne korku vardır, ne de hüzün!
“'Rabbimiz Allah'tır' deyip sonra da dosdoğru yaşayanlara korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir.” (Ahkâf 46/13)
Rabbimiz, bizleri “Esenlik Yurdu”na ulaştıracak yegane yol haritamız olan Kur’ân’la yürümeyi, bir başka ifade ile “yürüyen Kur’ân” olmayı, Kur’ân’la yaşayıp Kur’ân’la ölmeyi hepimize nasib eylesin.
YOL HARİTAMIZ KUR’ÂN 1
Kur’an-ı Kerim En Güzel Öğüt