Allah korkusu
Kuranı kerim, Allah’ın gerçek kullarının özelliklerini açıklarken şöyle buyuruyor: Ve onlar ki şöyle derler: Rabbimiz! Cehennem azabını üzerimizden sav. Doğrusu onun azabı gelip geçici değil, devamlıdır. Orası gerçekten ne kötü bir yerleşme ve ikamet yeridir![1]
Yüce Allah bu ayette has kullarının diğer bir özelliğini, yani Allah korkusunu açıklıyor.
Bu ayetteki anlatımdan yola çıkarak Allah’ın has kullarının Allah’ın emirlerine karşı gelmeyen, günahları şeytana itaat etmek olarak algılayan ve dolayısıyla kesinlikle Allah’ın çizdiği çizgiden uzaklaşmayan insanlar olduğunu anlayabiliriz.
Hiç kuşkusuz “korku”, bütün insanların taşıdığı duygulardan birisidir ve bu duygu insanların tehlikelerden uzak durmalarını sağlıyor. Örneğin hapis ve ceza korkusu insanları toplumsal suçlardan uzak durmaya itiyor.
Allah’ın has kullarının Allah’tan korkması ise bu insanların yüce Allah’ın kendisinden korkması anlamında değildir. bu insanlar Allah’ın adaleti ve emirlerine karşı gelenlere verdiği cezalardan korkuyorlar. Dolayısıyla gerçek kulların korkusu, onları yüce Allah’ın cezalandırmasından uzak tutan bir etkendir.
Allah’ın has kulları, Allah’ın yüceliğini diğer insanlardan daha iyi algıladıkları için ona karşı yapılan en ufak bir itaatsizliği çok büyük bir hata olarak görüyorlar ve yaptıkları bu hatanın çok büyük cezalar gerektiğine inanıyorlar, dolayısıyla bu ceza korkusu onları, Allah’a dua edip bu azaba düşmemeyi kendisinden niyaz etmeye itiyor ve bu nedenle de Allah’ın has kulları sürekli dua ve niyaz halindedirler.
Allah’ın has kulları hiçbir zaman şeytana tapmak olarak gördükleri en ufak günahlara bile yaklaşmazlar, ama buna rağmen Allah’ın büyüklüğü ve yüceliği her zaman onları Allah’a karşı hakir ve fakir olamaya itiyor, dolayısıyla hayatları boyunca hiçbir zaman tekebbür ve gururlanmaya yaklaşmazlar ve her zaman alçakgönüllü olurlar.
Allah’ın has kulları Allah’ın insanlara verdiği vaatlere inanan insanlardırlar, dolayısıyla her zaman iyiliklere yönelik çok hırslı ve istekli bir haldedirler. Onları Allah’ın rızasına bir adım daha yaklaştıracak olan işler, her ne kadar diğer insanlar için çok zor olsa bile onlar için birer zevkli iştir.
Kuranı kerim Allah’ın insanlara gönderdiği peygamberleri, müjdeleyici ve korkutucu olarak nitelendiriyor, yani onlar insanlara Allah’ın rahmetini ve iyiliklere karşı verdiği mükafatları anlatırken bir taraftan da Allah’ın emirlerine karşı gelen insanları bekleyen azaptan bahsediyorlar.
Peygamberlerin bu iki özelliği, aslında insanların nasıl bir halde olmaları gerektiğini anlatıyor, yani insanlar bir yandan Allah’ın rahmetine ve mükafatlarına yönelirken diğer yandan da Allah’ın azabı ve cezalandırmasından korkmalıdırlar.
İnsanlar sadece Allah’ın rahmetine bakacak olurlarsa ve Allah’ın azabını unuturlarsa, bu bakış açısı onları şımartıp günahlara düşmelerine vesile olabilir zira korku olmadığı yerde insanları günahtan uzaklaştıracak güçlü bir etken de kalmayacaktır ve insanlar kolaylıkla nefislerinin çekimine kapılıp Allah’ın yasaklarını çiğneyebilirler.
Sadece korkunun olması da yanlıştır, zira insan ümitle ayaktadır ve neşesiz, cansız bir insan bir süre sonra Allah’ın rızası doğrultusunda hareket etmekten de alı kalacaktır.
Allah Korkusu
Hz. Ali'nin Allah Korkusu