Bence Tam Ağlama Mevsimi 2
Musibet ve belâlar karşısında, rızasızlığa ve itiraza benzeyen ağlamalar haram; yarınlar endişesiyle kıvranıp âh u vah etmek bir ruhî maraz, fevt ettiği şeyler karşısında sızlanıp durmak da boş bir telaş olduğu gibi gözyaşları adına da bir israftır.
Hazreti Yakub'un Yusuf ve Bünyamin'e ağlaması, babalık hissi ve şefkattendi; kim bilir belki de bu Yüce Nebi'nin ağlamaları, onları gelecek adına medar-ı ümit görmesi veya Allah nezdindeki konumları açısındandı.
Eğer böyleyse -ki biz öyle olduğunu düşünüyoruz- bu kabîl ağlamaların da mahzuru olmasa gerek. Buna karşılık Yusuf'un kardeşlerinin, babalarının yanında ağlama numarası yapmaları ise, fiilî bir yalan ve bir aldatmaydı ki, günü geldiğinde Yusuf onlara: "Bugün sizi kınayacak değilim; ben hakkımı helâl ettim; Allah da sizi affetsin."(1) diyecekti. Onlar da "Tallahi lekad âserakâllahu aleynâ – Yemin olsun ki Allah seni bize üstün kılmıştır."(2) ile ona mukabelede bulunacaklardı.
Allah için ağlama, O'na karşı olan aşkın iniltileridir. İçinde hararet olanın gözünde de yaş olur; aksine gözleri çöller gibi kupkuru kimselerin içlerinde de hayat yoktur.
Hüzün ve gözyaşı, enbiyanın en önemli vasfıdır; Âdem Nebi ömür boyu sızlandı durdu. Nuh Peygamber'in ağlamaları ise âdeta bir feryad u figân tufanıydı. İnsanlığın İftihar Tablosu, hep duygularının şiirini gözyaşlarıyla solukladı. Bu itibarla da O'na bir hüzün ve ağlama Peygamberi demek yanlış olmasa gerek. O bir gün, "Eğer onlara azap edersen, şüphesiz onlar Senin kullarındır; şayet mağfiret buyurursan hiç kuşkusuz Azîz Sensin, Hakîm Sensin."(3) meâlindeki âyetle "Rabbim! O putlar insanlardan çoğunu baştan çıkardı; bundan böyle kim benim izimce yürürse o bendendir. Kim de isyan ederse Sen Gafûr'sun, Rahîm'sin."(4) mânâsına gelen âyetleri tekrar edip sabaha kadar ağladı. Cibril, Allah'ın emriyle bu ağlamanın sebebini Allah'a ulaştırınca da Cenâb-ı Hak: "Ümmetin hakkında seni mahzun etmeyeceğim." bişaretiyle O'nun gönlüne su serpip bu feryad u figânı durdurdu.(5)
O hep hüzün ve tefekkürle oturur kalkar ve çok defa düşünür sonra da ağlardı. Yer yer bişaret alıp sevindiği olsa da, her zaman bir bülbül gibi içini döker ve sızlardı. Bülbül güle konduğu zaman bile çığlık çığlık feryat eder. O, âdeta âh u zâr için yaratılmış gibidir. Kargaların öyle bir derdi yoktur; saksağanlarsa sadece yem başında seslerini yükseltirler.
Hüzün ve ağlama, hak dostlarının her zamanki hâli ve gece-gündüz inleyip durma da Hakk'a ulaşmanın en kestirme yoludur.
Âşığı gözyaşlarından ötürü ta'n edenler kendi hamlıklarını mırıldanmış sayılırlar. Hasretle yanan sinelerden bir şey anlamayanlar da ötede hasret ve hicran içinde sabahlar-akşamlarlar.
Kur'ân sık sık ciğeri kebap, gözleri giryan insanlara dikkat çeker ve her zaman onların örnek alınmasını salıklar:
O, ruhun selâmeti adına, ahiret yurdu hesabına, Hak mehâfeti ve mehâbeti ya da günahların kahrediciliği karşısında ağlayan gözleri takdirlerle yâd etme sadedinde: "O rabbânîler, kitaplarında geleceği vaadedilen Peygamber'i (Kur'ân'ın soluklarıyla) dinlediklerinde, ağlayarak çeneleri üzere yere kapanır ve içlerinde her an artıp duran bir huşû yaşarlar."(6) der ve Allah yolunda dökülen gözyaşlarını O'na arz edilmiş bir münâcât armağanı gibi değerlendirir.
Dipnotlar
1-. Yusuf sûresi, 12/92.
2-. Yusuf sûresi, 12/91.
3-. Mâide sûresi, 5/118.
4-. İbrahim sûresi, 14/36.
5-. Müslim, İman 346.
6-. İsrâ sûresi, 17/107-109.
Bence Tam Ağlama Mevsimi 1
Aşura