Allah (C.C.) Hakkında 2
Allah' i nitelemeye kalkışan, O'nu başkasına eşit kılmış olur. Başkasına eşit kılan, O'nu ikilemiş olur. ikileyen, O'nu bölmüş olur. Bölen, O'nu tanımamıştır. Tanımayan, O'na işaret eder. işaret eden, O'nu sınırlar. Sınırlayan, O'nu sayıya sokar. "O nerededir?" diyen, O'nu bir şeyin içine koymuş olur. "O neyin üzerindedir?" diyen, O'nun bulunmadığı yerler farzeder. Vardır, yaratılmaksızın. Mevcuttur, yokluktan var olmaksızın. Her şeyle birliktedir, içiçe değildir. Her şeyden gayrıdır, ayrı değildir. işler yapar; harekete, alete muhtaç olmadan. Görendir, yarattıklarından görülen yokken.',1
Burada, gençlerin ve araştırmacıların dikkatini Hz. Ali'nin miras bıraktığı hazinelerden olan Nehc'üI-Belağa kitabına çekiyorum. Ne yazık ki, Kur'an'dan sonra en üstün kitap olan Nehc 'ül-Belağa, Abbasi ve Emevilerin Hz. Ali' nin bütün eserlerini ortadan kaldırma doğrultusundaki çabaları sonucu, halk arasında tanınmaz bir hale gelmiştir.
Nehc'ül-Belağa' da, halkın her zaman ihtiyaç duyduğu nasihatlar ve ilimler vardır; sosyoloji, ekonomi, astronomi, teknoloji, felsefe, irfan, siyaset ve hikmet alanlarında birçok konular vardır.
Ben bunu Sorbon Üniversitesi'nde doktora almak için sunduğum projede ispatladım. Bu amaçla Nehc'ül-Belağa' dan dört konuyu seçerek incelemelerde bulundum ve böylece doktora almaya muvaffak oldum.
Keşke Müslümanlar Nehc'ül-Belağa'ya önem verip konularını inceleyip yararlansaydılar. Çünkü Nehc 'ül-Belağa öyle derin bir denizdir ki içine dalan araştırmacı ondan inci ve mercan çıkarır.
1- Nehc'ül-Belağa, 1. butbe.
NOT:
Bu iki inanç arasında açık bir farklılık vardır. Ehl-i Sünnet Allah'ın cismi ve şekli olduğunu sanarak onun gözle görüldüğünü, tıpkı bir insan gibi yürüdüğünü, aşağı indiğini, evi olduğunu vb. ileri sürüyor. Halbuki yüce Allah bu vasıflardan münezzehtir. Şia'ya göre ise, Allah şekli ve cismi olmaktan ve yaratıklarından herhangi birine benzemekten münezzeh ve uzak olup dünyada ve ahirette asla görülmez. Bence Ehl-i Sünnet'in bu gibi riveyetleri, ashabın zamanında Yahudiler tarafından uydurulmuştur.
Çünkü Ömer bin Hattap zamanında Müslüman olan Kabulahbar, Yahudilerin bu inançlarını yaymış ve bu konuda Ebu Hureyre ve Veheb bin Münebbih gibi bazı saf sahabilerden yararlanmıştır. Böylece bu gibi rivayetlerin çoğunu Ebu Hureyre nakletmiş ve Buhari ile Müslim bunları kendi Sahih'lerinde kaydetmişlerdir.
Daha önce de hatırlattığımız gibi Ebu Hureyre, Peygamberimizin hadisleri ile Kabulahbar'ın sözlerini birbirinden ayıramıyordu. Hatta Ömer, göklerin ve yerin yedi günde yaratıldığı rivayeti hususunda Ebu Hureyre'yi döverek onu bu rivayeti nakletmekten menetmiştir. Ehl-i Sünnet, Buhari ile Müslim'e tam olarak güvendiği ve onların Sahihlerini, en doğru ve en muteber kitap olarak kabul edip Ebu Hureyre'yi de muhaddislerin ileri geleni ve Ehl-i Sünnet'in güvenilir ravisi olarak bildikleri sürece, inançlarını değiştiremezler. Bu ise ancak körü körüne taklitten vazgeçmeleri ve hidayet İmamları olan Hz. Muhammed Mustafa'nın (s.a.a.) Ehl-i Beyt'ine başvurmaları ve ilim şehrinin kapısına yönelmeleriyle mümkündür. Buna davet, sadece yaşlılara özgü olmayıp özellikle gençleri kapsamaktadır. Hakka ulaşmak için körü körüne taklit etmekten vazgeçip delil ve mantığa yönelmelidirler.
Allah (C.C.) Hakkında 1
Esmaul-Hüsna