• Nombre de visites :
  • 1632
  • 14/12/2009
  • Date :

Vahdet; Neden ve Nasıl? 2

vahdet

  Bu özet açıklamadan sonra, yine “bu da ancak hayalden öteye geçmez ve pratiğe geçirilmesi mümkün değildir” ithamına maruz kalmamak için, aşağıda bu vahdet anlayışımızın imkânsız bir düşünce olmadığını ve hayata geçirilebilmesinin mümkün olduğunu ispatlamak için bazı tavsiye, öneri ve tedbirleri sıralamaya çalışıp takdiri siz değeri okuyucularımıza bırakacağım.

  1- Yüce Rabbimiz Aziz kitabında yakınlığı ve samimiyeti beyan eden en güzel ve en mükemmel ifadeyle bizleri birbirimize kardeş olarak ilan etmiştir.

Resulullah (s.a.a) ise “El-mu’minune kel-cesedi’il-vahid” beyanıyla mu’minleri bir bedenin farklı organlarına benzetmiş ve “Bir organı rahatsız eden şey, diğer bütün organları da rahatsız eder” buyurmuştur.

  2- Gerçi bizler bu büyük ümmetin çeşitli parçaları, grupları, cemaatleri ve mezhepleri olarak bir takım farklı yanlarımız olsa da, şunu unutmamalıyız ki aramızdaki müşterekler ve ortak yönlerimiz, farklıklarımıza oranla kat kat daha fazladır. Emin olun eğer Müslümanlar bu müştereklere en azından farklılıklar kadar önem verselerdi, bugünkü sürtüşme, uzaklaşma ve soğuklukların büyük bir bölümü kendiliğinden ortadan kalkmış olurdu ve belki de onlarla uğraşırken diğeriyle uğraşmaya fırsat bile bulamazdı!!

  3- Kur’an Ehl-i Kitab’ı müştereklerde teşriki mesaiye çağırıyor ve şöyle buyuruyor:

“(Resûlüm!) de ki: Ey ehl-i kitap! Sizinle bizim aramızda müşterek olan bir söze geliniz: Allah’tan başkasına tapmayalım. O’na hiçbir şeyi eş tutmayalım ve Allah’ı bırakıp da kimimiz kimimizi ilâhlaştırmasın…” (Al-i İmran, 64)

  Görüldüğü gibi, Allah-u Teala bu ayet-i kerimede Resulü’ne, Ehl-i Kitab’ı müşterek olan bir noktada (tevhid konusunda) birleşmeye ve teşrik-i mesai etmeye davet etmesini emrediyor. Hal bu iken bizim Müslümanlar olarak Ehl-i Kitap kadar aramızda teşrik-i measi edeceğimiz, işbirliği yapabileceğimiz müşterek noktalar yok mu? Hangi insaf ve izan sahibi bunu söyleyebilir?!

  4- Ayrıca farklılıklarda bile bizlerin hiçbirimizin bir suçu söz konusu değildir. Bizim inisiyatifimizin dışında gelişen bir takım etkenlerin sonucunda istemeden ve hiçbir suçumuz olmadan böyle bir durumla karşı karşıya kalmışız. Her birimiz belli bir birikimi miras almışız. Akıl ve basiret sahibi bir kimse, böyle bir manzarayla karşılaştığında hiçbir suçu olmayan kimseleri suçlayacağına bu eksikliklerin nasıl giderileceğine, bu problemlerin nasıl çözülmesi gerektiğine dair kafa yormalı ya da en azından bunlarla nasıl baş edileceğine, nasıl tahammül edilip onlarla birlikte yaşanabileceğine dair fikirler, tedbirler üretmeye çalışmalıdır.

  5- Her birimiz kendini diğerinin yerine koymalı ve “Ben onun bulunduğu ortamda ve ailede dünyaya gelip yetişseydim, yine de şimdiki düşüncelere ve sahip olduğum mirasa mı sahip olacaktım?” diye kendine sormalıdır. Enimim ki o zaman daha insaflı davranır ve karşı tarafa yaklaşımı daha farklı olur.


Vahdet; Neden ve Nasıl? 1

İmam Humeyni'nin Düşünce Yapısında Vahdet Kavramı

 

  • Yazdır

    Arkadaşlarına gönder

    Yorumlar (0)