Yalancılar ve Sahte Mehdiler
Her zaman değerli eşyaların sahtesi de olmuştur. Sahte altın, sahte para basımı, sahte senet ve sahte belge düzenleme gib. Tarih boyunca, bazılarının cahilliklerini/saflıklarını ve halkın dini inançlarını kötüye kullanarak peygamberlik iddia edip halkı aldatan kişiler olmuştur.
Mehdilik adına da benzeri temelsiz iddialarda bulunanlar az veya çok ortaya çıkmıştır.
Bazıları kendilerini İmam ile halk arasında aracı olarak tanıtmışlardır.
Buna bir kısım cahil halk inanınca bir adım daha öteye giderek kendilerinin Mehdi olduklarını iddia etmişler, bir bölük halkı doğru yoldan saptırmışlardır. Düşmanlar da İslam ümmeti arasında ayrılık çıkarmak için bu odakları desteklemişlerdir. (Bu yalancı gruba en iyi örnek olarak Bahaîleri gösterebiliriz.) Böylece “Beklenen o Mehdi biziz ve ortaya çıktık.” deyip, gaib İmam’ı (af) bekleyen bir kısım Müslümanı arkalarına taktılar.
“Bahaî” ve “Kadıyanî” grupları İngilizlerin iğrenç politikalarının ürünüdür.
Birincisi İran’da, ikincisi ise Afrika’da olan bu iki sapık mezhep büyük bir kitleyi kendi yanlış yollarına çekebilmiştir.
Bunların kurucuları (Ali Muhammed Bab ve Gulam Ahmet Kadıyanî) yabancıların uşaklarıydılar.
“Seyit Ahmet Hindî” de yalancı müddeilerden biriydi. Hicrî 1243 yılında Hindistan’da Mehdilik iddiasında bulundu.Yine “Muhammed b. Ali Senusi” hicri 13. yüzyılda Cezayir’de ve Libya’da böyle bir iddiada bulundu. “Mehdi Sudanî” bir başka Mehdilik iddiasında bulunan kişiydi. Büyük bir kitleyi aldatıp peşine taktı. Hicri 1308′de öldü.
İslam tarihinde bu tür olaylar çokça ortaya çıkmıştır.İbret alıp ders çıkarmak gerekir.İleri görüşlü Müslümanlar bu olaylardan ders çıkarmalı ve her iddiayı öyle kolayca kabul etmemelidir. Din ve inanç adına ileri atılan kötü niyetlileri tanımalıdırlar. İngiltere, Bahaîliğin kurucusu “Ali Muhammed Bab”ı destekliyordu. Yeni onun yerine geçen Hüseyin Ali Bahaî baskı gördüğünde Rus elçiliğine sığınmıştı. Bugün ise Amerika ve İsrail, Bahaîlerin en büyük destekçisidirler. İmam Mehdi (af) aşığı günümüz gençleri için bu gelişmelerde dersler ve ibretler vardır.
Genellikle bu çeşit iddiaların ve grupların ortaya çıkışı çıkar amaçlıdır. Bu iğrenç planlar yeni değildir. İmam-ı Zaman’ın (af) gaybet-i suğra döneminde, 69 yıllık sürenin bitimine yakın bir zamanda bazı çıkar çevreleri, mal-mülk, mevki-makam elde etmek amacıyla kendilerini İmam-ı Zaman (af) tarafından, onun özel vekili ve elçisi olarak atandıklarını iddia ettiler. “Şelmeğanî” de bunlardan biriydi.İmam (af), Hüseyin b. Ruh’a gönderdiği mektubunda onun sapkınlığını açığa çıkardı. Onu nefretle ve lanetle andı ki kimse şüpheye düşmesin ve benzer iddialara kalkışmasın. “Ebu Dulf Kâtip” ve “Muhammed İbn Ahmed Bağdadî” de diğerleri gibi yalancı müddeilerdendi.
Temeli bencillik ve makam hırsına dayanan bu sapkınlık, günümüzde de zaman zaman ortaya çıkmaktadırçBazı kimseler kendilerini zamanın İmamı olarak tanıtıyorlar.
Ya da onunla özel bağları olduğunu iddia ediyorlar. Ne yazık ki bir kısım saf ve cahil kimse de , bunlara inanmakta ve kandırılmaktadır. Fazla bir zaman geçmeden bunların rezilliği, yalanı ve fesadı açığa çıkıyor. Zaman zaman da bazıları çıkıp İmam-ı Zaman’ı (af) gördüklerini söylüyorlar. Bu yolla dikkatleri çekip bir kısım halkı kendilerine “mürit” yaparak onları İmam-ı Zaman (af) yerine kendilerine bağlanmaya davet ediyorlar.
Bu durum, o Allah dostunu tanımamak ve onun kutlu varlığını inkar etmektir.
Yoksa bir gönül iman ve basiretle dolu olursa aşık gönülleri, o nurlu şahsiyete bağlayan bir köprü olur, kendisini de hiç hesaba katmaz.
Cevad Muhaddisi’nin “Ümit Sabahı” kitabından alıntıdır.
Sayfa:52
Mehdilik İnancı Nedir?
Hz. Mehdi Hakkındaki Rivayetler