• Nombre de visites :
  • 1039
  • 5/12/2009
  • Date :

“Sen bize yetersin” ile yetinmek  1

allah

  İnsanın bildiğini sandıklarını bildiğini iddia etmesi ve bu--bazen sessiz--iddianın gaflet uykusunda dinlenmeye çekilmesi hiç hoş değil. Neyse ki, öyle kelimeler var ki, gafletle bilse söylense, bilinse de bilinmese de, sırf söylenmesi bile kıymetli. Çünkü onlar bizim sözlerimiz değil, Rahmân’ın tenezzülle öğrettikleri.

İşte “Hasbünallahi ve ni’mel-vekîl” bu sözlerden biri. Bilerek söyleyenler de var elbet. Mesela Haremeyn’de dil alışkanlığıyla ve biraz da canımız sıkılınca dillendirmeye alışkın olduğumuz şekilde mırıldansanız bu cümleyi ve duyarsa sizi biri, nasıl irkilir, nasıl tepki verir! Kaç kez gördüm bu manzarayı.

Sen ne dedin, der hayretle. Ne dedin? Tövbe. Benim için mi söyledin şimdi, bana kızdın diye mi söyledin? Tövbe Rabbim, tövbe.

  Neden bu kadar tepki verdiklerini anlayamayan gözlere dehşetle bakıyorlar, bu büyük bir dua; hatta manası öyle derin, belki bir beddua. Titriyorlar, ne konuştuğunu ve ne duyduğunu bilenler. Öyle büyük bir cümle ki, sözgelimi ayağına bastılar diye söyleneceklerden değil yani. Ama söylüyoruz, söyleniyor, dile kolay geliyor, bilenler titriyor.

  Bilsek.

  Allah Bize Yeter, O Ne Güzel Vekildir.*

  Bu cümleyi çok açılardan, hatta açı kelimesinin karşılığı olacak her kenardan irdelesem yetmeyeceğini bildiğim için, kendimce farklı bir açı seçtim, oraya kurdum rahlemi. Kalanına başka zaman kabımın aldığı kadar dönme isteğiyle.

Manasını bilmeden söylesek de, alışılagelmiş şekilde belli durum ve yerlerde çokça kurduğumuz bu cümleyi genelde manasına uygun şekilde gücümüzün yetmediği alanlarda sarf ediyoruz da, genelde bu sarf bir teslimden değil de, bir kızgınlıktan doğuyor.

   O mana da doğrudur belki, zalimlere karşı Sen bize yardım et, Sen bizim mevlamızsın, onları Sana havale ediyoruz, diye dua etmek kulluğun bir güzelliği elbet.

allah

  Ama genelde nefsine her lahza zulmeden bizlerin zulüm tanımı çok daraldı ve kısıtlandı. Çünkü dertlerimiz din değil, kendimiz. Kabımız kendimiz kadar, düşmanımız nefsimize isteğimiz dışında dokunanlar. Onları bir bir havale ediyoruz, ama ne havale. Yol haritasını da çizip öyle yolcu ediyoruz duamızı, ricamızı. İlla şöyle olsun, benim buna gücüm yetmez, Sana havale ediyorum, işte illa öyle olması için Sana havale ediyorum.

  Gücümün azlığı sonsuz kudretine ram olmaktan haz almamı sağlamak yerine, baş edemediğim hırslarımı Senin gücünle gerçekleştirmek için dua etmeme yol açıyor yazık ki. Nefsimi Sana havale etmiyorum, bana Sen yetersin kısmını hemencecik atlayıp, Seni vekil tayin ettim aman hacetimi gider kısmına o nedenle kayıyorum işte. Havale ettiğim nefsimin emelleri değil, nefsim olsa, düşmanı bile havale etmeme gerek kalmaz ki Sana. Narın da hoş, nurun da. Var elbet bir planın. Her işin hikmetli, rahmetin kuşatıcıdır Senin, derim.

  Hem düşman kim, baş edemeyip de Sana şikayet ettiğim. Acaba hangi mü’min kardeşim, Seni kendisine karşı vekil tayin ettiğim? Bir binanın hangi taşını öbürünü davaya verir, hangi bina böyle yükselir? Aynı vücudun hangi parçası bir mahkemeyle kesilir?


Allahın Her İnsana İlhami: Vicdan

Tevhid ve Velileri Vesile Kılma -Tevessül

 

  • Yazdır

    Arkadaşlarına gönder

    Yorumlar (0)