Nefsin Mertebeleri 1
1. Nefs-i Emmâre
Nefs-i emmâre denilen bedbaht nefis zenginleştikçe şımarır. Bilgisi arttıkça kibri, gururu da artar. Hele bir de makam sahibi olursa artık onun yanına varmak, sokulmak ne mümkün!
Bu nefs-i emmâre denilen habis nefsi bir çocuğun haline benzetirsek pek hatâ yapmayız zannederim. Çünkü çocuk, aklı ermediğinden dolayı her canının istediğini yapmaya çalışır. Haram bilmez, helâl bilmez, her bulduğunu yemekten çekinmez.
Bu nefs-i emmâre on iki kötü huydan teşekkül eder. Başı küfür, arkası şirk, gaflet, cehalet ve bir de aslı, esası, kendini yaradana karşı kulluk vazifesi yâni ibâdeti yapmamak olan büyüklenmedir. Diğer kibir alâmetleri bu esasın yavrularıdır. O büyüdükçe bu yavrular da kendisi ile beraber büyür. Eğer ıslahına çalışmazsa böylece ölür gider. “Can çıkmayınca huy çıkmaz” dedikleri budur.
2. Nefs-i Levvâme
Bu on iki kötü huyun ikisi olan şirk ve küfüren ilim ve amel ile Hakk’ın hidâyetine mazhariyetle kurtulabilen kişi nefs-i levvâmeye geçer.Nefs-i levvâme ise diğer on kötü huyu üzerinde bulundurduğu için hiç de makbul bir nefis değildir. Kişi, ara sıra kendisine gelen nedamet ve pişmanlıklarla biraz intibah etse bile bu kötü huylar öyle kolayca atılabilmesi kabil olan şeyler değildirler ki, hemencecik iyi bir insan olsun. Bu huyların herbirisi atmak; uzun riyazetler, zikirler, ilme devam ve bir de Hakk’ın lûtfuna mazhariyetle mümkün olur ki, buna muvaffak olan bahtiyarlar nâdirâttandır desek caizdir.
3. Nefs-i Mülhime
Eğer Hakk’ın izni ile yakasını bu nefs-i levvâmeden ve onun çirkin hallerinden kurtarabilirse nefs-i mülhimeye geçmeye muvaffak olabilir.Nefs-i mülhime ise; ilim, tevazu, sabır, tevbe, şükür, cömertlik, kanaat ve tahammül gibi sekiz büyük esasa bağlıdır.
İlimsiz olmaz. Tevazu denilen şey, o da kendiliğinden olmaz. Her ne kadar tevbe etse de tevbesinde duramaz. Sabır denilen nimet kolay mı zannedersin? Herkesle geçinebilmek ve kimseyi incitmemek bu sabra bağlıdır. Sabrı olmayan kişi hemen herkesle kavga, gürültü yaparak ortalığın huzurunu kaçırır. Şükür de nimetlerin büyüğüdür. Cenâb-ı Hakk’ın sayısız verdiği nimetlere mukabil şükredebilirse “Elbette sizin (nimetinizi) artırırım”(İbrahim: 7), sırrına mazhar olarak, nimetleri arttıkça artar.
Sehâvet ise -ki, biz buna cömertlik diyoruz- bir meşiyyet-i İlâhiyye’dir. Öyleki, sahibi fakir de olsa yemez yedirir; bu da ona yeter de artar.Kanaat da ayrı bir devlettir. İnsanın geliri çok olabilir. Fakat kanaat sahibi ise kanaati elden bırakmayarak artanları fakirlere verebilir. Bu suretle zengin ile fakir arasında bir köprü kurulmuş olur.
DEVAMI...
Nefsin Halleri
Nefse Esir Olmanın Kötü Sonuçları ve Fesatları
NEFİS TEZKİYESİ